2014 – 2015 Eğitim ve Öğretim yılının birinci yarısı tamamlandı.
Karneyi çocuklarımıza, okullarımız ve öğretmenlerimiz veriyor.
Karne sadece öğrencilere verilmez ki, okullarımıza ve eğitimimize de karneyi bizler veriyoruz.
* * *
Bizlerin vereceği karnedeki bazı derslerden aldıkları notlar,
A. Çocuklarımıza ders veren öğretmenlerimizin genel durumları Zayıf.
B. Okullarımızın öğrencilere sundukları sosyal hizmetler, Zayıf.
C. Çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlerimizin ekonomik sorunlarına bulunan çözüm, Zayıf.
D. Eğitime ayrılan pay, Zayıf.
E. Eğitimimizdeki seçmeli ve zorunlu derslerin belirlenmesi, Zayıf.
* * *
Öğrencilerimiz on beş gün tatil yapacaklar ve hemen sonra 2. Yarı maratonuna başlayacaklar. Onlara bu maratonda başarılar dilemek istiyorum.
* * *
Eğitimin, bedelini ödeyebilenlerin yararlanabildiği bir meta durumuna getirilerek, fırsat eşitliğinin iyice yok olduğu bu dönemde, öğretmen olmanın, anne baba olmanın ve öğrenci olmanın zorluklarını düşünmeye çalışıyorum.
* * *
Eskiden beri üzerinde tartışılan konu eğitimin niteliğidir.
Bu niteliği iki kanaldan görmeye çalışıyorum.
Birinci kanal, devlet okullarında otuz kişilik ve hatta daha kalabalık sınıflarda okuyan çocuklarımız ile özel okullarda on beş kişilik sınıflarda okuyan çocuklarımızın durumlarını değerlendirmeye çalışıyorum.
Üzerlerine titrediğimiz çocuklarımızın eğitiminde çaresiz kalmış anne ve baba olmanın ne demek olduğunu, özellikle eğitimi bu duruma getirenlerin görmesini istiyorum.
* * *
Eğitimi tartışırken, eğitimi değerlendirirken hep aklıma Olef Palme’nin İsveç eğitimini değerlendirirken söyledikleri geliyor.
Olef Palme diyor ki;
“ Biz okullarımızda çocuklarımıza, Matematik, Fizik, Kimya ve Biyoloji gibi dersleri öğretmeye başlamadan önce, çocuklarımıza birbirleri ile nasıl anlaşacaklarını, yan yana gelip nasıl örgütlenebileceklerini öğretiyoruz ve bundan sonra, Matematik, Fizik, Kimya ve diğer dersleri öğretmeye başlıyoruz diyor.”
Bu sayede birbirimizi dinlemeyi öğreniriz.
Bu sayede birbirimiz ile tartışmayı öğreniriz.
Bu sayede her 4 tartışmanın üçünü kavga etmeden bitirme şansın yakalayabiliriz.
* * *
Biz okullarımızda ne yapıyoruz? İşimiz gücümüz muhafazakâr bir nesil yetiştirmenin yollarını, eğitim sistemimizin içerisine yerleştirmek.
Din dersini nasıl zorunlu hale getiririz ile başlayan bir ayrıştırma ile diğer inanç guruplarını hiç dikkate almayan bir yolculuk başlıyor okullarımızda.
İnsanların inançlarını zora sokmanın yanlışlığını anlatmaya çalışanlara kulaklarımızı kapatıyor ve herkesin bizim gibi inanmasını ve hatta bizim gibi düşünmesini, eğitim sistemimizin içerisine zorla yerleştiriyoruz.
* * *
“ Dünyada en hakiki mürşit ilimdir “ sözü eğitimin temel hedefi olmalıdır.
Akla ve bilime meydan okuyarak eğitim sistemimizi çağdaş eğitim sistemi haline sokamayacağımızı anlamalıyız.