Bu ülkenin gelişmesine gençliğinizi verdiğiniz için, 30- 35 yıllık hizmetleriniz için sizlere minnettarız.
Bu hizmetleriniz unutulmamalıdır, unutulmayacaktır diyorlar ama unutuyorlar.
* * *
İşte Temmuz geldi, işte Ramazan bayramı geldi, zamlı maaşlar alınacak, hayatın zorluğunu yenecek kadar, size nefes aldıracak kadar zam alırsanız ne mutlu size.
* * *
Bunca hizmetin karşılığı, çektiğiniz bu sıkıntılar olmamalıydı.
Sizlerin, çok büyük Ekonomik zorluklar içerisinde, yaşamınızı sürdürmeye çalıştığınızı bilmeyen bir tek siyasetçiler kaldı.
Bu ekonomik zorluklarınız, siyasi iktidarlar ve siyasetçiler tarafından, uzun yıllardır görmezden geliniyor.
* * *
Sıkıntılarınızı çözmek ve sizlerin bundan sonraki yaşamınızda rahat etmenizi sağlayabilmek için çalışıp çalışmadıklarını bu güne kadar öğrenmeniz gerekiyordu.
Temmuz maaş zamlarını alırken, kimsenin umurunda olmadığınızı bir kere daha göreceksiniz.
* * *
Yoksulluk, Özellikle bu iktidar döneminde, Ülkemiz insanının üzerine adeta yapışmıştır.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri için hazırlanan ve sana verileceğini sandığımız hiçbir vaat yerine getirilmedi.
Ramazan ve Kurban Bayramlarında birer maaş ikramiyeden vazgeçtik, 1 Temmuzda nefes almamızı sağlayacak zammı bile vermekten imtina eden bir durumla karşı karşıyasınız.
* * *
Çalışanların maaşları ile emekli aylıkları arasındaki uçurumu kapatacağız vaatlerini hiç söylememiş gibi davranarak yine görmezden gelinen sizlersiniz.
* * *
Bu ülkenin insanlarını yoksulluğa mahkûm eden, toplumu yoran siyasi iktidarlara, sandıkta gereken dersi veremediğin için, bu Temmuzda yine unutuldun.
* * *
Sizlere, dini bayramlarda vaat edilen ikramiyeler için bile, kaynak nerede diye sorarak, bunu sizlere fazla gören bu anlayışa, yaşadıkları ayrıcalıklı yaşamlarının harcamalarıyla yaptıkları israfı sormak gerekmiyor mu?
Maaşlarınıza yapılan %5 zammın neden nefes aldıracak kadar olmadığını soramadığın için yoksulsun.
* * *
Yaşanacak bir Türkiye’yi kurabilmek için sen sesini yükseltmeli ve yönetenlere sorular sorabilmelisin.
Bu yoksulluk, bu geçinemeyeceğin kadar maaş, senin kaderin olmaktan çıkmalıdır.
Bu birazda sana bağlı.
* * *
“ Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef. “ mısraları ile başlayan şiirinin sonunda, Nazım’ın dediği gibi,
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!