ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından (Think tank) German Marshall Fund desteğinde yaptırılan ve 3-10 Aralık tarihleri arasında, 16 ilde yüz yüze görüşmeyle gerçekleştirilen çalışmanın ana bulguları yayınlanmış.
Araştırmayı okuduğumda, bize ne oluyor diye düşündüm ve içimi bir korku aldı.
Özellikle siyasilerin, ağızlarına gelen her şeyi konuşmamaları gerekiyor diye düşündüm.
Çok geç kalmadan, siyasetçiler çıkmalı ve halkımıza, siz bizim meydanlarda ve basının önünde tartışıp birbirimize olmadık şeyleri söylediğimize bakmayın, biz birbirimize düşman falan değiliz, neticede siyaset yapıyoruz ve siyasi rakibiz demeleri gerekiyor.
* * *
Yapılan bu araştırmada, Ülkemizdeki kutuplaşmanın giderek büyüdüğü, bu durumun, kız alıp verme tercihlerine ve komşuluk ilişkilerine dahi yansıdığı ortaya çıkmış.
Bunun çok korkutucu bir durum olduğunun altını çizmek ve acilen, bu ayrışmayı önleyecek tedbirleri almak durumundayız.
Üniversiteler, bilim adamları, Sosyologlar ve aydınlar bu ayrışmayı durduracak önerilerle, siyasileri uyarmalılar ve toplumu rahatlatmalıdırlar.
* * *
Araştırmaya katılanların yüzde 76’sı, farklı bir siyasi partiden biriyle komşu olmayı istemiyor.
Yüzde 83’ü, kızının, kendisini uzak hissettiği, siyasi parti taraftarlarından biriyle evlenmesini istemiyor.
Katılımcıların yüzde 78’i, kendisine uzak hissettiği partinin taraftarlarından biriyle, iş yapmayı, yüzde 76’sı komşu olmayı, yüzde 73’ü çocuklarının arkadaşlık etmesini istemiyor.
Bu ülke ve bu ilke insanı bu duruma nasıl getirildi? Gelinen bu nokta bir toplum için çok vahim bir durum.
* * *
Araştırmada, toplumda kendisini en fazla dışlanmış hisseden grup, Kürtler olarak ön plana çıkıyormuş.
Kürt yurttaşlarımızı potansiyel suçlu gibi görmek yanlışını yapmamalıyız. Her yurttaşa olduğu gibi, Kürt yurttaşlarımızı da Teröristlerden ayrı tutmayı başarabilmeliyiz.
Toplumdaki bu ayrışma önemli bir toplumsal felaketin habercisidir. Herkes ama her kes aklını başına almalıdır.
Sıradan bir yurttaştan başlayarak, Cumhurbaşkanına kadar her kesin ama herkesin, toplumdaki bu ayrışmanın nedenleri üzerinde durmaları gerekiyor diye düşünüyorum.
* * *
Yapılan bu araştırmada, AK P seçmenlerin yüzde 73’ü ülkenin, yüzde 57’si de ailelerinin ekonomik durumunun son beş yılda iyiye gittiğini söylüyor.
CHP’de ise ailelerinin ekonomik durumunun iyiye gittiğini söyleyenlerin oranı sadece yüzde 6.
AKP ve CHP’ye oy veren yurttaşlarımızın bu tespitleri gösteriyor ki, “ birimizin yaş dediğine, öbürümüz kuru demektedir.”
Kimse yaşananları doğru değerlendirmeye yanaşmamaktadır.
Bu tespitler, toplumsal olarak felakete doğru gittiğimizin bir göstergesidir.
Araştırmanın bu bölümünden anladığımız, halkımız yaşadıklarına göre değil, oy verdiği partinin yetkililerinin söylediklerine göre değerlendirme yapıyor.
* * *
Partiler arasındaki ilişkilerde, demokrasinin hiçbir teamülünün işlemediği anlaşılıyor.
AK P taraftarlarının yüzde 65’i kendini en çok HDP’ ye uzak hissederken, CHP seçmeninin yüzde 61’i en çok AK P’ye kendisini uzak hissediyor,
Demokrasinin en farklı özelliklerinden birisi de, aynı şeyleri düşünmeyen insanların, bir arada yaşarken, birbirleri ile mücadele edebilmeleri ve bu mücadeleyi, kafa göz yarmadan ve kavga etmeden yapabilmeleridir.
Bunu yapamayan ülkeler, hem kendilerine, hem yurttaşlarına ve hem de demokrasiye yazık etmekteler.