Her şeyde olduğu gibi, gücün paylaşılması meselesinde de adil bir ortam oluşturulamıyor.
Bu durum, iş hayatımızda, aile yaşamımızda, siyasette de böyle.
* * *
Siyasi partilerde yönetimi ele geçirenler, parti disiplini adı altında, gücün tabana yayılmasının önüne engeller çıkartıyorlar.
Yaşamımızın her alanında, gücün ele geçirilmesi için verdiğimiz mücadeleyi, gücü tabana yaymak için veremiyoruz.
Demokrasinin yozlaşması işi, bizatihi Siyasi partilerin üst yönetimlerini eline geçiren kadrolar tarafından yapılmaktadır.
* * *
Gücün tabana yayılması, siyasi sistemlerin diktatörlerin eline geçmesinin önündeki en önemli engeldir.
Kararlar hep, Liderlerin işareti ile yapıldığından, Milletvekillerinin bile iradelerini ortaya koymaları mümkün olamamaktadır.
* * *
Siyasi partilerde parti üyelerinin, iyi bir eğitimden geçirilmiş olması, gücün tabana yayılmasına atılmış ilk adımdır.
Parti üyelerinin eğitilmesi işi, partileri yönetecek olanların daha isabetli seçebilmeleri için çok önemlidir.
* * *
Bir parti, Belediye başkanlarını ve Milletvekillerini belirlerken, bu işi üyelerinin kullandıkları oylarla yaptığını söylerken, parti içi demokrasi meselesinin hallolduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Oysa parti üyelerinin, kendilerini yönetecek olanları isabetli seçebilmeleri için eğitilmiş olmaları gerekmektedir.
Bu durumun, Milli irade dediğimiz halkımız içinde geçerlidir.
* * *
Eflatun, devlet adlı kitabında bu durumun altını 2500 sene önce çizmiş.
“ Demokrasinin temel öğesinin halk olduğunu, bu nedenle halkın eğitilmiş olması gerektiğini, eğer halkınızı eğitememiş iseniz, halkın kendisini yönetecekleri isabetli seçemeyeceğini söylüyor.”
* * *
Her konuda Milli iradeyi ortaya koyanların, Milli iradeyi oluşturan halkın eğitilmesi meselesini de ortaya koymaları gerekiyor.