Her gün ama her gün, toplum olarak canımızı sıkacak bir konu ile karşılaşmaktayız.
Gerek iktidarda, gerekse muhalefette olanlar ve gerekse halk olarak, sorunlarımız, içinden çıkılmaz hal alıncaya kadar neler yaptığımızın, nerelerde yanlış yaptığımızın muhasebesini mutlaka çıkartmalıyız.
Yaşamımızı sıkıntılı ve çekilmez yapacak o kadar çok şey yaşıyoruz ki, toplum olarak hepimiz rahatsızız.
Birbirimizin eksiğini arayan insanlar olduk.
Bu durum ne bizlere, nede topluma bu güne kadar hiçbir şey kazandırmadı.
Terör, ha bu gün bitecek, ha yarın bitecek diyerek, şehit cenazelerine alıştık.
Sadece öfkeyi örgütleyerek bu kargaşa bitmiyor.
Yapılacak başka şeylerde olmalı, başka seçenekler üzerinde çalışılmalıdır çağrısı daha doğru olan değil mi?
Öncelikle siyasetçilerin ve sorumluluk taşıyanların dillerini düzeltmeleri bir başlangıç olur mu?
Siyasilerin kavga eder gibi konuşmayı bırakmaları gerekmiyor mu?
Bu tarza devam edildiği sürece toplum, birbirine kızan kamplara ayrılmaya devam etmez mi?
Sorunlara çözüm üretmesi gerekenler, mikrofon başında yüksek perdeden attıkları nutuklarla, meselelerin hallolmadığı, bunun yerine oturup çözüm üretmek gerektiğini anlamaları daha doğru olmaz mı?
Herkeste bir kusur bularak, bir arada yaşamamızı tehlikeye soktuğumuzu anlamanın tam zamanı değil mi?
Bu olumsuz havayı düzeltmenin bir yolu mutlaka olmalı.
Aynı şeyleri düşünmeyen, aynı şeylere inanmayan insanların bir arada yaşamaya karar vermeleri gerekiyor.
Kimlikler üstünden siyaset yapmayı bırakmak gerekiyor.
Yurttaşlık bilincinin geliştirilmesi gerekiyor.
Geliştirilmiş yurttaşlık bilinci barış demektir, bir arada kavga etmeden yaşamamızı sağlayacak çimentodur.