TSK nin Şerefli Üniformasını tam otuz yedi yıl giydim.
Bu gün dâhil, bana verdiği onurdan; bir saniye bile şüphem olmadı!
Omzuma taktığım yıldızların ağırlığını ve bana verdiği gururu hep hissettim!
Komutanlarım oldu hep! Bize emir de verdiler, öğütte!
TSK de kaldığınız süre içinde; değerli bir komutanımızın, bu bir emirdir deyip; “sizi üç şeyden men ediyorum” dediğini; bu gün gibi hatırlarım.
“Basından;
Politikacıdan,
Cahil zenginden, uzak durun” demişti!
Basın söylediklerinizi değil, işine geleni yazar, Politikacıya selam verseniz benim adamım der, sizi sinek kadar bile görmez; Cahil zengin de kullanır sonrada tanımaz; çok üzülürsünüz diye de açıklamıştı.
Bunların ne kadar doğru olduğunu, bize gösteren çok kişiyi tanıdık!
Sizde; bürokrasinin üst tabakalarına tırmanıp; hele birde” para ve gücün” döndüğü yerlerde iseniz; fazlası ile tanık olmuşunuzdur!
Bu; kazanıp, sonra kayıp eden, tekrar kazanan iş adamlarımız içinde aynıdır!
Nereden icap etti; diye soruyorsanız; yazayım!
Bir dönemin anlı şanlı bir o kadar da güçlü savcısı olan, İstanbul Baş Savcı Vekili Zekeriya Öz’ün; daha dün başına gelenleri basında duymuş veya okumuşsunuzdur!
Savcı Zekeriya Öz; özel yetkiler ile donatılıp bir taraftan destek alınca neler yapmamıştı ki!
Sekiz yüz bin kişinin komutanlığını yapan Genelkurmay Başkanını, Kuvvet Komutanlarını, Ordu Komutanlarını bile ayakta tutarak, uykusuz bırakarak, ifadesin başvururken; “Sen terör örgütü liderisin” deyip küçümseyerek sorduğu sorulara cevap aldığında siyah camlı gözlüğünün arkasından nasıl baktığını çok askerler ölseler bile unutmayacaktır.
Hayatı saygınlıkla geçmiş değerli insanlara, çakma yetkinin verdiği rahatlıkla; yaptıklarını biz değil kendisi biliyordur!
Kocaman askerlere, doktorlara, gazetecilere, can derdinde olan ilim adamlarına hatta meslektaşlarına yapılanlar unutulur mu acaba?
İnanınız ki haksızlığa uğrayanların çoğu Zekeriya Özü af edebilir.
Ancaaaak; kendisinin sırtını sıvazlayıp, kendi makam aracını dahi veren Başbakan asla af etmez.
Başbakan’ın has adamı ve hemşerisi Müteahhit Ağaoğlu da af etmez!
Etmedi de!
Dün; utanmadan, arlanmadan, hicap dahi duymadan, Zekeriya Öz ve ailesine yaptırdığını iddia ettiği promosyon tatilin ücretlerini kendi ödediğini açıklayan Ağaoğlu; Savcıyı bilmem de, kendini de küçültmüştür!
Ağaoğlu kimdir ki?
Devlet arazileri üzerinde zengin olan bir adamdır!
Körpe kadınlarla gönül eğlendirdiği yaygın olarak basında yer alır!
Uçağı da vardır, arabası da. Her yakın olduğu körpeye hediye ettiği arabalar, evler şöhretine şöhret katmıştır! Başbakanın da eski Çevre bakanının da iyi adamı olduğu söylenir!
Ataşehir’in anasını ağlatmış, Bakırköy’e geldiğinde de tökezlemiştir.
Sıkıştığında da savcı Öz’ü bile çakalların önüne atmıştır!
Ağaoğlu’nun da, Savcı Özün de tek eksiği benim komutanım gibi bir komutanı veya canını dahi esirgemeden vereceği bir büyüğü olmamasıdır.
Ben hiç sıkıntıya düşmeden emekli oldum!
Asla burnumu büyütmek için de operasyon geçirmedim!
Komutanımı da, unutmadım; konumumun da geçici olduğunu hep bildim!