Bugün, ülke olarak yaşadığımız olumsuzluklar, gökyüzünden zembille gelmedi.
Bu sorunların altında, Küreselleşmenin meydana getirdiği anaforun da yattığını söylemek mümkündür.
Arap baharı adı altında başlatılan, sözde Orta doğu ülkelerine demokratik bir yaşam getirme hayali, Orta doğuyu, gözyaşı ve kana buladı, İnsanlar ülkelerini yerlerini yurtlarını terk ettiler.
Küresel güçler, bölgedeki yer altı kaynaklarını paylaşırken, bölgede meydana gelen iklimin, meteorolojik tahminleri, keşke, Meteoroloji kadar isabetli tahmin edebilseydi.
* * *
Küresel dünya Orta doğuyu şekillendirirken, şekillenen Ortadoğu’da ne yapılmak istendiğinin önceden anlaşılması lazımdı.
Orta doğuyu paylaşanlar, artık bu topraklar sadece sizin değil, bu toprakların üzerinden bizlerde geçineceğiz derlerken, Orta doğu ülkeleri buna karşı plan geliştiremediler.
Yer altı kaynaklarını başkaları işletirken, kendi yurdunda saltanat süren azınlıkları, Ortadoğu da yaşayan halkların anlamaları epeyce zaman alacağa benziyor.
* * *
Ülkemizde de bankaların yüzde kaçının yerli sermayeye ait olduğunu öğrenmemiz, ülkemizde yaşama alanı bulan yayılmacılığın hangi boyutta olduğunu bize göstermektedir.
Bilime ve teknolojiye inanmış toplumlar bu gelişmeleri doğru okuyup, gerekli önlemleri alabiliyorlar.
Orta doğu ülkelerinde bu gelişmeleri okuyabilecek, ne siyasi alt yapının ve nede kültürel alt yapının gelişemediğini görüyoruz.
* * *
Okullarınızda bilimsel eğitime dönmek zorunda olduğumuzu, çocuklarımıza felsefe okutmanın zararı olmayacağını da öğrenmeliyiz.
Demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne inanan insanları, yetiştirmek durumunda olduğumuzun farkına varabilmeliyiz.
Yoksa elin oğlu gelir seni yerinden yurdundan eder ve sende seyredersin.
* * *
Siyasete, nitelikli insanların katılmasının önündeki engeller kaldırılmadıkça, siyaset, sorunları çözme merkezi olamayacaktır.
* * *
Şehit cenazelerinin arkası kesilmiyor, terörü yoğun biçimde yaşıyor ve yarının ne olacağını endişe ile düşünüyoruz.
Toplumsal gelişmenin sağlıklı olabilmesi, o toplumun, demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne inanan bireyler yetiştirmesine bağlıdır.
* * *
Bunlar yetmiyormuş gibi, ülkemizde siyasetçilerden kaynaklanan ayrışmaları, gözden kaçırmamak lazım.
Türkiye çok ayrıştı, o kadar ki, yapılan araştırmalarda, ülkemizde yaşayanların %83’ü, kendisinin oy verdiği partiye, oy vermeyen bir ailenin çocuğu ile çocuğunu evlendirmem diyor.
Bu durum, ayrışmış bir toplum haline geldiğimizin bir göstergesi değil mi?
Bunu çok korkutucu buluyorum. Bir toplum için bu durum bir bataklıktır.
* * *
Aynı partiye oy vermeyenler, sanki birbirlerinin düşmanı oldu. İşte bunun adı ülkedeki ayrışmadır.
Bu ayrışma halimiz, her gün gelen şehit haberlerimiz, devletimizin caydırıcılığını zayıflatmaktadır.
* * *
Oysa demokrasi, bu ayrılığı yaratmamak için, siyasi rakiplerinin, kendilerinin düşmanı olmadığını, siyasi rekabetin olduğunun altını çiziyor.
Bunun için önce barışa, demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere ve hukukun üstünlüğüne inanılması gerekiyor.
Özellikle siyasi iktidarın, muhalefetin, ülkenin ayrıştırılmasına neden olacak söylemlerden kaçınmaları gerekiyor.
Toplumdaki bu ayrıştırma, ülkenin ve devletin caydırıcılığını zayıflatmaktadır.
* * *
Yaşadığımız sorunlarda, siyasi iktidarın sorumluluğunu görmezden gelemeyiz.
İktidarın, her şeyi doğru yapıyoruz ama hala oluyor deme yanlışını bırakması gerek.