“Sağlıklıca Yaşıyor olmak çok güzel; bunu tam anlamıyla kavramış bir insan için hayatta katlanılamayacak hiçbir şey yoktur.”
Örneğin varlıklı olmak tabii ki insanı mutsuz etmezdi ama Epikuros'un savının özü şuydu:
Paranız olduğu halde dostlarınız yok ise, özgürlüğümüz yoksa ve yaşadığımız hayat üzerine inceden inceye kafa yormuyorsak asla "gerçek anlamda mutlu" olamayız.
* * *
Bütün bunlara sahip olduğumuz halde paramız yoksa o zaman da asla mutsuz olmayız.
Epikuros gereksinimlerimizi üç gruba ayırıyordu:
1. Arzuladığımız şeylerden bazıları doğal ve gereklidir. “Özgürlük ve dostluk gibi”
2. Bazıları da doğal ve gereksiz. “Büyük bir ev ve yemek davetleri gibi”
3. Tabii birde ne doğal, ne de gerekli olan istekler vardır. “güç, ün gibi...”
* * *
Yani, çok zengin olursak mutsuz olmayız, ancak, Epikuros'un ısrarla vurguladığı gibi, daha fazla paraya sahip olmamız, sınırlı bir gelirle yaşayan insanlardan daha mutlu olacağımız anlamına gelmez.
* * *
Epikuros'a göre insan fiziksel bir acı duymadığı zaman mutluydu.
“Azla mutlu olmayan insan hiçbir şeyle mutlu olamaz” diyor.
Hani hepimizin söylediği bir şey vardır hayat üzerine, Sağlık dışında her şey teferruattır.
Bunu hasta olmadan anlayamayız.
* * *
Sağlığımızda tesadüflere bırakılmış durumda değil mi?
Ne her yıl çekap yaptırıp kendimizi izleme olanağımız var ve nede topluma, tedavi hekimliği değil de koruyucu hekimlik olsun ilkesini anlatma şansımız var.
Çünkü bunları devlet isteyecek ve zorlayacak ki, bizlerde bu koruyucu hekimliği öğrenelim.
Artık mutlu olmakta bir sanat oldu.