Son yerel seçimlerdeki propaganda çalışmalarında, siyasetimiz yeni bir dille tanıştı.
Siyasetimize nefes aldıran bu dil, demokrasimizin seviyesini de yükseltiverdi.
Öfkeden, kavgadan, suçlanmaktan bıkan halk bu dili sunan siyasetçiye ve anlayışa sahip çıktı.
* * *
Halkı ötekileştiren dille artık yol alınacağını sananlara, halkın tercihi cevap oldu.
Yerel seçimlerdeki bu dil yerel seçimlerde belirleyici oldu.
* * *
Bu yerel seçim çalışmalarına kadar, her şeye öfkelendik, kavga etmeyi, yüksek sesle ve öfke ile konuşmayı çözüm sandık, kendimizi ve beraber olduğumuz insanları yorduk.
Dünyayı kendimize zehir ettik.
* * *
Başvurduğumuz Öfkeyi prim yapıyor sandık.
Belki zaman zaman primde yaptı.
Toplumun ve kişilerin en iyi anladığı dilin öfke olduğunu sandık.
Öfkeyi yaşam biçimi haline soktuk.
Ülkemizde, öfkenin örgütlenmesini ve onu örgütleyenlerin hep sevileceğini sandık..
* * *
Öfkenin, canlıların güçsüz kaldığında, çaresiz kaldığında başvurduğu en ilkel yollardan birisi olduğunu anlayamadık.
Öfkenin örgütlenmesi, kolay olduğu için, emek istemediği için, taraftar bulduğunu göremedik.
* * *
Öfkenin en çok çalışma alanı bulabildiği yerlerden birisi de siyaset oldu.
Siyasilerimiz bir birlerine, ağza alınmayacak şeyleri söylediler.
Seviyeyi iyice düşürdüler, bunu siyaset sandık.
Oysa sadece öfkeyi örgütledik.
* * *
Ülke sorunlarının nedenlerini araştırmadık,
Sorunların çözümü için çalışmadık.
Proje hazırlamayı zaman kaybı olarak gördük, her şeyi öfkelenerek çözeceğimizi sandık.
* * *
Son yerel seçimlerinde bir aday çıktı, Türk siyasetine yeni bir ekol getirdi.
Konuşmaları ve davranışları ile siyasetimize önce sevgi ve samimiyetini hediye etti.
Küçücük bir çocuğun kendisine seslenişini seçimlerin en güzel slagonu olarak siyasete armağan etti.
* * *
Neticede bu aday, Ülkemiz siyasetine yeni bir dil ve yeni bir tarzı armağan etti.
Biraz sabır, çok az hoş görü ve azıcık sevgi, o adayın hediye ettiği dilin ana hatlarıydı.