Facebook’ta bir paylaşım, ülkemizdeki iş kazalarının üstünün nasıl örtüldüğünü anlatmaya yetecek kadar açık ve net.
İnsan hayatının para karşısında nasıl değersizleştirildiğini, nasıl çaresizleştirildiğini gösteren bir paylaşım.
Sanki on tane koyun telef olmuş gibi davranmamak lazım.
* * *
İstanbul’un göbeğinde, eski Ali Sami Yen stadının yerine yapılan koca inşatta, 34.kattan asansör yere çakılacak ve öleceksin.
Bunun adı iş kazası olacak.
Yok, böyle bir şey, buna kaza diyecek bir başka ülke olacağını da sanmıyorum.
O gencecik on çocuğumuza rahmet diliyorum.
Yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı ve sabır diliyorum.
Ölen on işçinin, yere çakılan asansörü, dikkatsiz kullandığını söyleyen ağızları kınıyorum.
* * *
İçlerinde Üniversite okuyan, tatilde harçlığını çıkarmak için çalışan, başka iş bulamadığı için o inşaatta çalışmaya mecbur kalmış gariban gençler var.
* * *
Bu iş kazası değil cinayet diyenler, kızgınlıklarını, üzgünlüklerini, bu inşaatta gerekli önlemlerin alınmayışını, bu çocukların bir cinayete kurban gittiklerini, kamuoyu ile paylaşmak isteyenlere bile, polis biber gazı kullanıyor ve şiddet kullanıyor.
İlginçtir, bir polis bu cinayeti protesto edenlerden birine, bağırma, bana sen bağıramazsın, kimse bana bağıramaz diyerek tepki gösteriyor.
Demokratik hukuk devletinin polisi bu değil, bu olmamalıdır.
Ben o polisi değil, o polisin böylesine bir iş cinayetini protesto edenlere olan duyarsızlığını görmezden gelen yetkilileri kınıyorum.
Polisin bu tepkisini hoş gören, anlayışı kınamak istiyorum.
* * *
Ne olacak asansörde ölen bu on gencin soruşturması?
Soma’da ne olduysa burada da aşağı yukarı o olacak diye düşünenlerin sayısı bu ülkede az değil.
Bu ülkede hukuka, hukukun adilliğine inanmak isteyen insanların feryadını dinlemek lazım.
Ulan para, sen bu on gencin ölümünün üstünü de örtersin diyenlere kızmak yerine, onlara bunu dedirtecek şeyleri yapanları bulmak lazım.