Çalışanların ücretleri, çalıştıranlar için her zaman sorun olmuş, külfet olarak görülmüş ve artırılması halinde maliyetin yükseleceği anlatılmış ve ülkenin mali dengeleri için tehlike olduğu söylenmiştir.
Çalışanların maaşlarına yapılacak her zam, enflasyonu artıran en önemli sebep olarak gösterilmiştir.
Çalışanların ücretlerinin belirlenmesi de, çalıştıranlar ve siyasi iktidarlar için her zaman sorun olmuş ve çalışanların zam istekleri hep fazla bulunmuştur.
Üretimde en az sermaye kadar payı olan emeğin sahiplerine, yapılacak en büyük haksızlık, onların emeklerinin görmezden gelinmesidir.
***
Çalışanlar ile çalıştıranların gelirleri arasında gerçekten bir uçurum vardır.
“Seninki sermaye ise benimki de emek, bu üretim sizsiz olmaz ama inanın bizsizde olmaz.” Sesine kulak verilmelidir.
Gelirler arasındaki bu uçuruma rağmen çalışanlar, ekmek kapısı olarak gördükleri sermayeye saygı duymaktadırlar ve aynı saygıyı da onlardan beklemektedirler.
Çünkü Sermaye ve emek birbirini tamamlayan iki önemli öğedir diye nenni söylemek hiçbir şeyi çözmüyor.
Ve bunların hiç birisi tek başına hiçbir değer ifade etmiyor.
***
Gençliğimizde sosyalizmi incelerken, Sosyalist ekonomi sistemini incelerken, onların ücret sistemleri dikkatimi çekmişti.
Uzun yıllar, keşke bizlerde çalışanların ücretlerini bu kritere göre belirleseydik diye düşünmüşümdür.
Doğru bulursunuz, yanlış bulursunuz ama ben hep bu ücret sistemini beğendiğimi hatırlıyorum.
Bu ücret sistemi, “Yeteneğe göre iş, emeğe göre ücreti “öneriyordu.
***
Bu ülkede çalışanların ücretlerinin belirlenmesinde belirlenen kriterler adil değildir. Kabul edilebilir değildir.
Çelişkinin temelinde yatan budur.
***
Her zaman her yerde usanmadan anlatacağım bir eşitsizliği bir kere daha yazmalıyım.
Çalışanlara %4 zam verilirken, emekli Milletvekillerine neden %45 zam verildiğini hala anlamış değilim.
Kimin malını, kime hangi ölçülerle dağıtıyorsunuz?
Bu zam farkı, insanlara anlatılabilmelidir.
***
Siyasiler, takım tutar gibi parti tutan bu halkın karşısında, bana göre saltanat sürmektedirler.
Vekâlet verdiği siyasi iktidarı denetleme takati olmayan bir halka, siyasilerimizin muhtelif konularda kulak tıkamaları gayet normaldir diye düşünüyorum.
***
Gazi devlet hastanesi bahçesinde üç yüz küsur gündür direnen ve işsiz kalışlarından kamuoyunu ve yetkilileri haberdar etmek isteyen, hastane çalışanı işçiler, bu direnişlerini sürdürürken, hukuk mücadelelerini de sürdürmüşler ve sürdürdükleri hukuk mücadelesini kazanmışlardır.
Gazetemiz genel yayın yönetmeni ve diğer yazarların, direnişçi işçilerle, hastane bahçesinde yaptığı kahvaltıda, işsiz kalmalarına rağmen yaşama sevinçlerini kaybetmeyen o emekçileri hayranlıkla dinledim.
İleri demokrasinin yaşandığı iddia edilen ülkemizde, hukuk mücadelesini kazanan bu işçilerin işlerine geri dönmelerini bekliyoruz.