-Covid 19 salgınında canla başla çalışan, gecesini gündüzüne katan hekimleri ayırt etmek ne derece doğruydu?
-Bu pandemi süresince hastalarla bire bir temas kuran, karşı karşıya kalan onlar değiller miydi?
-Hatta; Covidli hastaya bakan, teşhisi koyan da onlar değil miydi?
***
Aile hekimleri, hastalar için adeta gözbebeği!
Aile hekimleri, vatandaşın ağrısının ilk dindirildiği yer…
Aile hekimleri, hastalar için her şey demek!
Bu salgında, her şeyiyle canını dişine katarak çalışan Aile hekimlerinin hakları adeta gasp edilmişti.
Sağlık Bakanlığı tarafından verilen sözler bu kez tutuldu.
Sağlık İl Müdürlükleri de Türkiye genelinde bu konuyu yukarıya, tepedekilere yeterince iletememişti.
Samsunlu AK Partili vekillere büyük görev düşüyordu.
Bu konu hakkında çok şikayet almıştım…
Nihayet Bakan Fahrettin Koca, sevindirici haberi açıkladı.
Ve; Aile hekimlerine söz verilen paralar verilecek.
***
Şimdi sormak istiyorum:
Aile hekimleri üvey evlat mıydı?
Zorda kalana koşacaksın, darda kalana yardım edeceksin pastayı pay ederken de; sen Aile hekimisin diyeceksin!
Olmuş muydu bu?
-Hani; balkonlardan ellerimiz çatlarcasına alkışladığımız doktorlarımız, hemşirelerimiz?
-Hani; ‘siz bizim her şeyimizsiniz!’ dediğimiz doktorlarımıza yaptığımız bu haksızlık reva mıydı?
-Hani; ‘İyi ki varsınız!’ derken yoksa; ciddi değil miydiniz?
-Hani; Doktorlara verdiğiniz sözler, hani söylediğiniz o güzel sözcükler, hani nerde kalacaktı?
***
Binlerce Aile hekiminin istediği aslında para değil…
Duygularıyla oynanmamaktı!
Böyle bir ayrımı nasıl yapabilirsiniz ki.
-Türk siyasetinin duayeni rahmetli Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in dediği gibi mi; ‘Dün dündür bugün bugündür!’ mü?
-Bu davranış;
-Etik değil.
Fakat; her şeye rağmen Aile hekimleri onurla, gururla vatandaşa hizmet etmeye devam ediyor.
Hem de büyük bir özveriyle…
-Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk boşuna demedi; ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin!’ diye…
***
Halbuki; ne kadar doktorumuzu ne kadar hemşiremizi bu pandemi süresince şehit verdik.
-Evet, hepsi şehit!
Aralarında çok önemli profesörlerimiz de vardı.
Pandemi, doktor, profesör ya da hemşire ayrımı yapmadı.
Bu işle uğraşan tüm sağlık personelinin, birinin diğerinden hiçbir farkı yoktu…
Görevlerini yaparken; tek düşünceleri vardı.
O da; her zaman olduğu gibi, bir can daha fazla kurtarmaktı.
Yoksa; aralarında alacağı üç kuruşu düşünen bir kişi bile yoktu.
-Ancak; verilen, vaat edilen her kuruşta ‘analarının ak sütü gibi helal!’
Öyle değil mi?
Aile Doktorlarımızın hakkını verin.
Yarın; sizin de yolunuz bir Aile doktoruna düşebilir!
Doktor deyince; sağlık personeli deyince; hepsi aynı derenin balığı, ayrı gayrı yok.
Olmamalı da.
-Ya sizce?