20 Ocak 1989…
Anaların karaları bağladığı gün.
Kırmızı beyaza siyahın eklendiği gün.
Gözyaşının dinmediği gün.
Dostun düşmanın birlikte ağladığı gün.
Güllerin solduğu, fidanların açmadığı gün.
20 Ocak 1989…
Unutulmaz!
Unutmadık!
Lakin hatırlamadık da…
***
31 Yılda ne yaptık şehitlerimiz için?
Bir taşı taş üstüne koyabildik mi?
Bir anıt dikebildik mi?
Sadece yazmaktan öte, uyarmaktan öte, uyandırmaktan öte ne yapabildik?
Hep aynı kareleri hatırlatmakla yürekleri yine dağlamadık mı?
Gerçi; basın olarak üzerimize düşeni yaptık…
Aslında kabahat bizi yönetenlerde.
Kaç kere gündeme gelmesine rağmen bu anıtı neden yaptırmadı bu siyasiler?
Yazık!
***
Futbol şehitlerimiz; Muzaffer Badalıoğlu, ZoranTomiç, Mete Adanır, Nuri Asan ve Asım Özkan bu takım, bu şehir için toprağa girdiler.
Ya; biz ne yaptık?
Büyük kaptan, büyük başkan Emin Kar’ın dediği gibi ‘SENEDE BİR GÜN!’ anmakla yetindik.
Yüksel Öğüten’i tanıyan var mı acaba?
Arayıp soran var mı?
Ne çabuk unuttuk?
Muzaffer’i, Mete’yi, Tomiç’i, Nuri Asan’ı ve Asım Özkan’ı…
Ne çabuk değil mi?
***
20 Ocakta onlarca köşe yazısı yazdım bugüne kadar.
Milliyet’in Karadeniz ekinde bile yazdım.
Rahmetli Muzaffer’in amcası emekli hakim Arif Badalıoğlu yıllar önce, İstanbul’dan Milliyet Gazetesinde çıkan köşe yazımı okumuş.
Sağ olsun beni telefonla arayıp buldu.
Yazımın başlığı ‘BU ACI NASIL UNUTULUR!’du.
Bizim belediye başkanlarımız yıllardır uyuyorlar.
Bir eski İlkadım Belediye Başkanı Necmi Akkoyunlu, ricamız üzerine Gençlik Parkına şehitlerimizin adını kocaman bir platforma yazdırmıştı.
Ondan sonra gelenler hem kör, hem de sağır çıktı.
31 Yıl oldu.
Hala Samsun’a anıt dikilecek?
İzin verin belediye imkanlarıyla iki ayda o anıtı ben dikeyim.
Bu iş atla deve değil.
Neyse ki artık karar Meclis'ten geçti, sözler verildi.
Beklemedeyiz, ne zaman yapılacak...