Bizler, toplumun kültür ve sanatına katkı sağlamaya çalışan insanlarıyız. Elbetteki samimiyetle yürüdüğümüz bu yolda ne yapmaya çalıştığımızın farkındayız.
Bu yolda, toplumla içi içe birlikte, karşılıklı sevgi, saygı çerçevesinde yapacağız tüm etkinliklerimizi ve de çalışmalarımızı.
Birlikte çalıştığımız yada çalışma zorunda kaldığımız tüm organlardan bizlere karşı saygılı ve nezaket ölçüsünde bir tavır bekleriz ki, beklediğimiz tavrı bizlerde göstermeliyiz.
Karşımızdaki kişilerin kültür ve sanat konusunda ve bunların temsilcileri olarak bu uğurda yaşamını feda eden kişiler olarak elbetteki daha nazik davranmalarını bekleme hakkımız vardır.
Muhataplarımızın hemen hemen hepsi bu toplumda karşılığı olan kişiliklerdir. Ünvanlarına da bakılınca takdire şayan bir ünvan ki, o ünvanlar dönemin en zeki insanlarının alabileceği ünvanlardır. Halen daha da öyledir. Takdir ve tebriği her zaman hak ediyorlar.
Bizlerde ki; beklenti yüksek olduğu için herkesin kültür ve sanat için bizlerle aynı düşüncede olmasını bekliyoruz. Elbetteki haksız ve hatalı bir bekleyiş bizimki.
Ayıp ya da eksiklik değil ki bu taraklarda bezi olmamak ünvanı ve konumu ne olurlarsa olsunlar ama kültür ve sanatla da ilgili olmaları kendilerine artı katar daha da sosyal kişilikler olurlar. Bu aklı vermekte bizlere düşmez, naçizane bir önerim. Benimki bir öneri bu tip toplumda önemli bir karşılığı olan kişiliklere.
Evet kültür ve sanatla iç içe ve özümsemiş kişiliklerle muhatap olmak isteriz. İsteriz ama bu çok özel bir durum ve özel bir uğraş ister. Bizlerinde yaptığı öncelikle çalışma zemini oluşturmak yada bulmak, başlarda o zemindeki kişilerin yapılarıyla pek ilgilenmeyiz. Sadece çalışma ortamı bulduğumuzla yetiniriz ve de değerlendiririz.
Kolay değil ki; bizlerinde işi, resmi bir kurumda değiliz ve bu hizmetimizi, çalışmamızı yapmak için hep uygun bir zemin arayarak geçiririz tüm ömrümüzü.
Bizler toplumu kültür ve sanatta yön vermek, eğitmek ve etkinlilerimizi sürdürmek zorundayız. Bu bizim yaşam tarzımız ve asli görevimizdir topluma karşı.
Yaşadığımız sürece edindiğimiz birikimleri aktarma gibi bir yükümlülük hissederiz takdir buyurursanız.
Yaptığımız mücadele de kültür sanatımıza katkısı azımsanmayacak ölçüdedir. Yaptığımız çalgı, çengi işi değildir, sanatın ta kendisidir.
Asl'olan herkese nasip olmayacak takdire şayan ünvanların yanında sosyal bir kişilik ve sanata ve sanatçıya karşı despotça değilde, daha nazik davranış gösterilmesi.
Aksi takdirde ne kimseye rakibiz, nede kimseyle sonsuz bir kinimiz olmaz. Toplumun içinde her zaman sanatçı kimliği ve kişiliğimizle var olacağız göz önünde olacağız.
Aynı çevrenin insanlarıyız, düğünlerimizde cenazelerimizde hep ortaktır. Her zaman bir arada olacağız.
Aksi takdirde sığınacağımız ne özel bir dershanemiz nede özel bir muayenehanemiz yada yazıhanemiz yok.
Bizler insanın olduğu her yerdeyiz. Bizler göz önündeyiz. Toplumun her kesimiyle birlikte oluruz. O yüzden kibrimizde olmaz, olmaz ama kibirli kişiliklerede tahammülümüz hiç olmaz. Aksine tepkimiz sert olur. Gizlimiz saklımız da zaten hiç olmaz.
Kendi zemininde, kendi doğruları doğrultusunda yürüyenleri elbette takdir ederiz ama saygısızlığı da affetmeyiz.
Sanatçı biat etmez, dik durur elbet ama kimseyi ezmeye yeltenmeyeceksin, kimseye de kendisini ezdirmez. En azından ben bunu öğrendim, bunu uyguluyorum.
Kültür ve sanat bir toplumun olmazsa olmazıdır, sanatçı ise vazgeçilmezidir.
Bir toplumu var eden yaşamsal kaynağıdır sanat ve sanatçı.
Sevgiyle kalın, sanatla kalın. Kültür ve sanata ilgili kalın ve yaşayın.