Benler kişinin kendisine en büyük engeldir. Benler ne kadar beslenmiş büyütülmüşse kişi o kadar kendi olamaz.
Benler akıllı olamaz kurallar silsilesidir, duygu duymazlar hiyerarşi dizgesidir orda duygu gibi duran. Ruha kurallar ve hiyerarşi ile ekilir. Kuralların ve hiyerarşinin doğruluğu ispatlandıkça beslenir büyür serpilir.
Kişinin ben denilen şeylerle kendini ayırt etmesi çok zordur. Ben dediği şeyleri kendi sanır. Benlere ancak cin dersek kendimizden ayırabiliriz.
Kişinin kendi ruhun kendidir. Ruha tarla dersek cinler onun üzerine ekilen yeşeren bitkilerdir. Sonsuz derecede bitki vardır. Daha önce var olmamış yenileri de düşlenip üretilebilir. Tarlayı çöle çeviren cinler de vardır.
Bitki çekirdekleri yazılımdır. Yazılımın içinde kurallar ve öncelikler vardır. Önceliklere hiyerarşi denir. Hiyerarşi sıralama, dizilimdir. Su, gün ışığı, rüzgar sözlerdir. Sözlerle beslenir cinler. Şişeye hapsolurlar, şişe kişideki bedendir.
Hepsi kendiliğin isteklerini yerine getirmek için uşaklardır. Bir cini kendi zannettiği zaman insan, bir uşağı tahta oturtur. Bu taht gönül tahtıdır. Gönlü ele geçiren bir uşak devasalaşır, devasalaştığı kadar çirkinleşir. Cinler, üzerinde hakimiyet kurulması gereken, ruhtan ayrı ruha yabancı şeylerdir. Araçtırlar, araç olarak kalmalıdırlar. Görevleri ayrıdır, hepsi görev yerlerinde kullanılmalıdırlar. Bir askerin ruhuna ekilmiş asker cinini kışlada, bir doktorun doktor cinini muayenehanede, bir tüccarın tüccar cinini bakkalda, bir öğretim görevlisinin bir profesörün profesör cinini üniversitede, bir tiyatrocunun aktör cinini sahnede kullanması gerekir, diğer zamanlarda kendi olmalıdır. Bu cinlerden birini kendi sananın özü büyüklük ya da küçüklük hapsine hapsolur. Kendini yaşama çıkartamaz, kendini yaşayamaz, kendini tecrübe edemez. Anlar hakikidir, anlara çıkartılamayan şey gelişemez, olgunlaşamaz. Yaşam pınarından kesildiği durumda, halde kalır. 15 yaşında asker olmuş biri 50 yaşında emekli olduğunda 35 sene kendini yaşama çıkartmamışsa, kendisiyle karşılaştığında, kendisini 15 yaşındaki acemilikte bulur.
Dinlerin nefsini yen dediği şey yanlış anlaşılmıştır. İnsanın kendi enfestir, enfes nefistir. İnsanın enfes sandığı şey maalesef ilk tecrübelerde ruha ekilen cinlerdir. İnsanın yenmesi gereken kendi yerine koyduğu, kendisini bastıran benlerdir. Tasavvufta insan-ı kamil denilen mertebe kendinin farkına varmaktır. Gönül tahtına kendini oturtmak, kendinin yaratıcıyla dost olmasını sağlar. Cinler kişinin kendi değildir. Kişinin kendi dışında hiçbir şey dostluğa muvaffak olamaz.
Ben dediğin ne ki, hangi düşüncesizliğin bir parçası?
Tüm savaşları benler çıkartırlar, tüm kavgalar ben kavgasıdır. Benler benlerden nefret ederler, benleri kıskanırlar, benleri aşağılar, benleri kötülerler. Ruh bunlardan muaf sevginin kendidir. Ahlakı arıyor insan ruh ahlakın dibidir. Adalet istiyor, adil olan ruhtur. Bir yerde bir şeyde ruh varsa, ona ruhu ruh verir. Tanrı insanı şeylere ruh versinler diye yaratmıştır.
Ben dediğin ne ki, hangi düşüncesizliğin bir parçası?