Doğru soru , doğru cevabı getiriyor .
Ancak ; Ortadoğu halkları , yıllardır doğru soru sormayı maalesef beceremiyor.
Netice , bağımsız değişken , bağımlı değişken üzerinde etki kuramıyor.
Her akşam televizyonlara çıkan , artık kanıksadığımız tipler ( gazeteciler ) ve onların yönlendirilmiş soruları diğer Ortadoğu halkları gibi , halkımızın gerçeklere ulaşacakları doğru soruları sormalarına engel oluyor.
Bir terör örgütünü övmek suç oluyor . Ancak ; bir terör örgütünün liderine ‘ sayın demek ‘ terör örgütü liderini övmek olmuyor…
yani , suç olmuyor..!
İşte bu yüzden olsa gerek , İsrail ( Siyonizm ) bu coğrafyada kah yeşil bir sopayla , kah kızıl bir sopayla dolaşıyor.
İsrail ( Siyonizm ) bu coğrafyada , neden yeşil bir sopayla dolaşıyor.
Kurulduğu günden beri , kendisi ile anlaşmazlık içinde olduğu Arap ükeleri ile defalarca savaşmış ve her defasında topraklarını genişletmeyi başarmış İsrail (siyonizim ) , savaştığı Arap ve İslam ülkeleri ile bir bütün halinde, anlaşma yapmayı kabul etmemekte , ancak buna mukabil , savaştığı ülke ve toplumlarla tek tek anlaşma imzalamaktadır.
Tıpkı , Arap ülkeleri açısından ortak bir dil olan (Kur’an ) kültür Arapçasının ( fushanın ) halk nezdinde her geçen gün kullanımının azalması , buna karşılık cilfi ismi verilen , bölgesel diyalektiklerin ön plana çıkarılmak istenmesi gibi …
Örneğin Mısırlı edebiyatçı Ahmet Lutfi Seyyid , Kur’an ( Fusha ) Arabçanın yerine , Mısır halk Arapçasının kullanılmasını istiyor. Yunan felsefesinin ön plana çıkarılması gerektiğini savunuyor.
Aynen bunun gibi , orta asya Türk devletleri ile bir alfabe birliği sağlamak isteyen Türkiye’nin Latin alfabesine geçmesinin ardından , yıllar önce , Orta Asya Türklüğünün hızla kıril alfabesine geçirilmesi gibi …
Burada söylenmesi gereken söz ve sorulması lazım olan şu soru olsa gerektir sanıyorum : Yeniden Anayasa yapmak hazırlığında olan Türkiye‘nin yıllardır içinde bulunduğu hukuki , siyasi , uluslararası kurumlara ters düşmeyecek ve bu ülkelerlerle oluşturduğu anayasal bloklaşma kültürünü devam ettirecek vizyonda bir dış politika ve anayasa arayışları içinde olması mı gerekmektedir.
Uluslararası anlamda imzalanmış bu tür anlaşmalara ters yaklaşımların ülkemizde bazı sıkıntılı durumlar ortaya çıkaracağı ve uluslararası platformlarda ise ülkemizi yalnızlaştıracağı muhakkaktır.
Bugünlerde yaşadığımız uluslararası yalnızlık , batı ile girdiğimiz 200 yıllık bir anayasal bloklaşmanın kırılmasıdır.
Bazı siyasetçilerin ifadesi ile ‘ batının boynumuzdaki zincirlerinin kırılmasıdır dediği durum bu olma gerektir’
Ben soruyu sordum .
Bu soru ardından gelecek cevap , emperyalist batının ülkemizde meydana getirdiği veya getireceği terör eylemleri olacaktır.
Bize vurulan sopanın rengi ve şekli çok önemli değildir. Önemli olan bize bu terör sopasını vurmaya çalışan elin kim olduğu ve kim olacağıdır.
Bizim ise teröre karşı vereceğimiz cevap milli bir duruş , birlik , beraberlik ve kardeşliktir.
Bu milli duruşun , kardeşliğin ve beraberliğin adı ‘ Ne Mutlu Türk’üm Diyene ‘ şeklinde , Mustafa kemal Atatürk tarafından özetlenen ortak ulusal bilinctir.
Herkese selam ve sevgilerimle…
*Yılbaşı akşamı İstanbul / Ortaköyde milletimizin çocuklarına karşı yapılan katliamı ve devletimizin bütünlüğüne karşı yapılan bu insanlık dışı saldırıyı nefretle kınıyorum.
Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.