İlk emri ' Oku ..! ' olan yüce ve kutsal bir kitabın okumayan mü'minleriyiz. Bilgisiz ve bilinçsiz bir hayat , ilk önce insanın kendisine büyük bir yüktür. Bilinç , idraki tamamlanmış ve farkındalığı ortaya konulmuş bilgi demektir.
İnsan aklı bilgi üretmediği zaman dedikodu üretir.
O yüzden olsa gerektir ki , inancımızın kaynağı Kur'an'ın ilk emri ' Oku..! ' dur.
Okumak , ilk önce kitap ile başlayıp , kainatın sırrına vakıf olacak bilinçlenmeye kadar giden bir dizi düşünme ve akıl yürütme biçimidir.
İki öncülden ( mukaddemden ) hareketle , bir çıkarıma varan akıl etme ( aklı kullanma ) biçimi okumanın ilk şeklidir.
Esirü'ddin mufaddal Ömer El Ebheri' nin telif etttiği ve Aristo mantığının ( basit mantığın ) anlatıldığı İsagoci adlı eser, bir ( okuma ) şekli ve adıdır.
Okumanın ( akıl yürütmenin ) ilk adımı , bilgi edinmektir. Okumak bir eylem olması sebebiyle , kitaba ilgi şeklinde tezahür eder. Dolayısıyle , kitap ile ünsiyet peydah etmek , kainatı okumanın ilk adımıdır.
Kitap ile ünsiyet peydah etmeden düşündüğünü (ve kainatı okuduğunu ) söylemek , anlamsız bir çıkarımdır.
Bu sebeble , Kur'an yani ( okunuş ) anlamına gelen kutsal kitabımızda , defalarca : ' düşünmez misiniz ? , dövüne , dövüne düşünmez misiniz ?akletmez misiniz ? şeklinde ayeti kerimeler vardır.
Bu anlamda , kültürümüzde : 1- Tedebbür etmek : Dövüne , dövüne düşünmek , 2- Ta'akkul etmek : akıl etmek 3-Teemmül etmek : İdeolojik konularda düşünmek 4- Tasaavvur etmek :Bir şeyi gözünde resmederek, mantıklı düşünmek 5-Tahayyul etmek : Hayal etmek anlamına gelen kavramlardır.
İnsanımız okumadan düşünmeye çalıştığı için , akıl etmenin bilgiye dayanan bir usul ve eylem olduğunu unutmakta , bu sebeble de , basit , süratli ve ters mantıkla hareket etmeyi düşünme zannetmektedir.
Bilgisiz ve tabii hücre hareketlerini düz mantık diye isimlendirmektedir.
Oysa ki , düşünmek bir metodoloji ve ilimdir.
Felsefe ve tasavvuf , derin ve doğru düşünce ile uğraşan ilimlerdir.
İki ay önce Lübnan / Beyrut'ta iken aldığım ve şu günlerde okuduğum Al Cibran Halil Cibran'ın ' Al Mecnun ' adlı eseri : ' (Hazihi kıssati kulle men yeveddu en ya'rife keyfe sırtu mecnunen ) Bu kitab , benim nasıl mecnun olduğumun hikayesini merak eden , sebebini bilmek isteyenler için yazılmış bir kıssadır. ' şeklinde başlıyordu.
Bütün eski ilahların doğumundan önce , derin bir uykudan uyandım.Yüzüme takılı ve gözüme perde olan peçem çalındı. Peçesiz bir şekilde, çok kalabalık bir caddede hızla koşuyor : ' Peçem çalındı ' diye bağırıyordum.
'İnsanlarsa bana bakıyor , gülüyor ve endişe ediyorlardı 'Bu adam Mecnun, Delidir ' diyorlardı.
Başımı kaldırıp baktığımda , güneşin ışıkları çıplak yüzüme , gözüme vuruyor ve güneşin sevgisi içimde bir aşk meydana getiriyordu.
ve ben artık , bir peçeye ihtiyaç duymuyordum. Adeta bulutlar üzerindeydim.
Ben artık bir mecnundum , deliydim.
Benim bu mecnun oluşum , hurriyete erişimdi .Başarı ve şahsiyeti buluşumdu...
zira , akıl gözümde bulunan peçenin çalınması idi.
Bilginin , ışığın yüzüme aksiydi . ' diyor Halil Cibran...
Okumak ve tefekkür etmekle gelen bilgi, güneşin aklı aydınlatması gibi , insanı alışkanlıklarının dışına çıkarır.
Bilgiyle gelen cinnetimiz olsun ...
Herkese sevgi ve selamlarımla...
* Halil Cibran , Hıristiyan bir bir edebiyatçı olup , onun yazıda kullandığı tanrılar kelimesi bir metafordur.
* Yazıdaki Cinnet kelimesi, aynı şekilde bir metafor olarak kullanılmıştır.
* Barolar Birliği Başkanımıza , Cumhurbaşkanlığı Makamını ziyaretinden ötürü teşekkür ediyor ve saygılar sunuyorum. Bu günlerde bu nevi birlik ve beraberlik anlamına gelecek örnek davranışları çok ihtiyacımız vardır.