Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede ,
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniyede
(Süleymaniye,Y.K.Beyatlı )
İslami bir çok konuda noksanım olmakla birlikte , sabah namazları
( arınmaları ) en büyük noksanlarımdan biri olsa gerekti. Belki kendimde bir davranış değişikliği meydana getiririm düşüncesi ile birlikte , bir - iki arkadaşımla sabah namazlarına birlikte gitme kararı aldım.
Arkadaşlarımdan biri , biraz ticaretle ilgili ve birazda siyasetle ilgili biriydi. Benim gitmek istediğim cami kabul görmedi . Şehrin görkemli bir camii seçildi. Gittik.
Tanrının mabedi her bir tarafdan doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye Tarih oluyor. du
( Süleymaniye , Y.K.Beyatlı )
Camiye vardığımızda , abartılı bir kalabalıkla karşılaştık. Sabah karanlığı olmasa , kendimi Cuma namazında zannedecektim. Cami’de çok güzel bir ses tonu ile Kur’an-ı Azimüşşan okunuyordu.
Buraya kadar , anormal bir şey yoktu. Biraz daha vakit geçince , mikrofondan falanca geldi . Yol açın şeklinde çirkin bir anons yapıldı. Çok şaşırmıştım doğrusu..! Geldiyse , geldi… Cami’de yer mi yoktu. Kalabalığı yara , yara biri imamın yanına doğru geliyordu.
Bu ayrıcalık mıydı? Neydi . Bu burokrasi ve aristokrasi değildi. Gelen Teokrasimiydi , acaba ?
Diyebilirim ki , camide büyümüştüm. Ancak , camide bu nevi anonsları hiç görmemiş ve duymamıştım. Zira , camide bu nevi anonslara pek alışık değildim.
Çamlarda şafak rengi gibi gönlüme aktın.
Her nur-i nigahınla benim ruhumu yaktın.
Lakin güzelim söyle, niçin benden uzaksın.
(İlsan Bey, Yesari Asım Ersoy )
Bir ibadet şuuru ile alışkanlık kazanma için, samimi duygularla geldiğim Sabah namazında, gördüğüm bu abartılı kalabalığın, azda olsa bir kısmının orda olma sebebi varmış.
Bir yerlerde müdür olmak ve ihale almak isteyen mü’minler, burada toplanıyorlarmış.
Doğrusu , pes vallahi..!
Cebrail ( A.S. ) , Hira dağında ilk ayeti getirmiş : ‘ Oku ! ‘ demişti. Peygamberimiz ( A.S. ) : ‘ Ben okuma bilmem , neyi okuyayım ‘ diye cevap vermişti.
Cebrail (A.S.) yine : ‘ Oku ! ’ demişti. Peygamberimiz : yine’ ben okuma bilmem.’ şeklinde cevap vermişti.
Cebrail ( A.S. ) : ’ Oku ! Seni yaratan Rabbinin adıyla Oku ! O , seni bir kan pıhtısından yarattı.’ Şeklinde ayeti nazil etmişti.
Peygamberimiz gibi , ben de okuma bilmiyordum.Zira , menfaat ve maddiyat okumalarının içinde hiç olmamıştım. Üç dil öğrenmiştim. Ancak ; menfaat dilini bilmiyordum. Öğrenememiştim.Bildiğim tek dil hak ve hukuk diliydi. Bu yüzden hukukçu olmuştum.
Namazdan sonra , camiden ayrıldık. Bir yaşıma daha girmiştim.Cami çıkışında , bir yerlere aday olmak talebinde bulunanları görünce, dışarıda kurulacak mezatı anlamıştım.
Ayeti kerime : ‘ Yazıklar olsun o namaz kılanlara ! ’ diyordu. Acaba bu ayetin muhatapları kimlerdi. İşin doğrusunu, şanı yüce Allah bilirdi.
Yıllar önce , ilk gençlik çağlarımda , Medine-i Münevvere’ye kara yoluyla gidiyorduk. Otobüsümüz , Irak’ta Arar sınır kapısında durdu. O geceyi Arar’da geçirecektik. Zira , yolcu sayısı fazla , iş yükü ağırdı. Sınırdan geçiş , yavaş ilerliyordu. Bizden bazı kimseler , Arar sınır kapısında yeni yapılmış, tertemiz camiin içinde yatmış ve uyumuşlardı. Sabah namazı vakti olunca , bazı yolcular Camiye gelip ezan okumak ve namaz kılmak istediler. Çok ilginç bir şey oldu. Caminin içinde yatan bir kısım insanlar , okunan ezana tepki gösterdiler.’Görmüyormusunuz uyuyoruz!’ Dediler.Tepki gösterenlerde Mekke ve Medineye Umre yapmak amacıyla vize almış ve bu sebeble giden bazı mü’min insanlardı.
Doğrusu , pes vallahi..!
Ayeti kerime : ‘ Yazıklar olsun o namaz kılanlara ! ’ diyordu. Acaba bu ayetin muhatapları kimlerdi. İşin doğrusunu, şanı yüce Allah bilirdi.
Bu ayeti kerimenin tecellisini görüyor ve Yüksek Mahkemenin bir vesile ile verdiği bir kararı hatırlıyordum. Yüksek Mahkeme ,’ne güzel de bir karar vermişti ‘ Herhalde gerekçesi bu nevi davranışların önüne geçmek olsa gerekti. El hak ne güzel bir karardı bu karar. Bir imamın siyasi beyanlarda bulunamıyacağını ifade etmişti.
Eri gördüm erleştim , istediğimi sordum ,
Hepsi sende dedi , kaldım hayran içinde
Tevbe eyle Hoca Ahmed , ola haktan inayet ,
Yüz bin veliler geçti, sırrı sırra ekleyip.
( Divanı Hikmet , Hoca Ahmet Yesevi )
Herkese selam ve sevgilerimle…
Not : Yazıda anlatılan olay birkaç yıl once Samsun’da bir ilçede olmuştu. Gelen şahısı ismen bile hatılamıyorum . Hatırlamam da gerekmiyor. Ben burada fail ile değil , fiil ile ilgiliyim. Herkese saygılarımla.