Duracağın Yeri Bil Ki ;
Durdurulacağın Yeri Tahmin Etmek Zorunda Kalmayalım..!
1498 yılında Almanya’da doğan Thomans Münzer, üniversite öğrenimini Leipzig ve Frankfurt Üniversitesinde tamamlamıştır. Yunanca, İbranice ve Latince dillerini bilen Thomans Münzer, köylüler savaşı olarak bilinen ayaklanmanın liderliğini yapmış ve bu süreçte ismini duyurmuştur. ‘Tanrı’nın ebedi birliği’ni kurma iddiasında olan Münzer, Muehlhausen şehir yönetimini ele geçirmiş, bu yönetimi de komünistik teokrasi yönetimine çevirmiştir.
Thomans Münzer, derin bilgisi ve genç yaşta doktorluk aşamasına ulaşması gibi başarıları sayesinde, kısa zamanda bir kilisede papazlığa kadar yükselmiştir. Papazlığı süresince, kilise dogma ve ayinlerine karşı vaazlar veren Münzer’in; ‘kutsal ruh bizim dışımızda yoktur. Kutsal ruh aklın ta kendisidir. Akla karşı kutsal kitabı çıkarmak demek ; özü söz ile öldürmek demektir. Çünkü, kutsal kitabın sözünü ettiği kutsal ruh, bizim dışımızda yoktur. İman, aklın insanda ete kemiğe bürünmesidir. Bu nedenle, Hıristiyan olmayanlarda iman sahibi olabilirler. İman canlı duruma gelmiş, akıl sayesinde Tanrısallaşıp kutsallaşmıştır. Bu nedenle cennet öbür dünyada var olan birşey değildir, onu kendi yaşamımızda aramak gerekir ve iman sahiplerinin görevi , cenneti yeryüzünde kurmaktan başka bir şey değildir.’ der.
Thomans Münzer; ‘cennet/ahiret düşüncesinin sadece bu dünyada gerçekleşeceğini, ukba kavramının olmadığını söylemiş olmakla’, inanç felsefesi konusunda, daha önce ki yazılarımızda bahsini ettiğimiz Sadrettin Kombançi’nin düşüncelerini anımsatmış bulunmaktadır.
Geçtiğimiz hafta Irak’ta; hazin törenleri adı altında (Şii) Müslümanlar, Hristiyan bazı din adamlarının katılımıyla birlikte, tören icra edip , dini ritüeli yerine getirdiler. Bizim için ilginç olan sey, Hristiyanların bu törenlere katılmaları değildi. Bizim için ilginç olan şey, son zamanlarda giderek artan bir şekilde ,Hıristiyan ve Yahudi din adamlarının inançlarımızın önüne çıkmaları ve durmalarıydı. Pratikte; birlikteliğe ve kardeşliğe asla kimsenin itirazı olamaz. Ancak, teoride inançlarımızın önüne çıkmaları ve inançlarımızın önünde durmaları ve bizim onların bu davranışları karşısında inançlarımızı sorgulamamız, söz konusu olamaz. Onların Şii Müslümanlar ile birlikte hazin törenlerinde bulunması sebebiyle, biz İslamın diğer mezheplerini, düşünce şekillerini ve inanç biçimlerini sorgulamamız mümkün değildir. İnanç konusu, kişilerin kendi kalplerinde ve Allah ile aralarında olan konudur. İlle de bir inanç sorgulanacaksa, bu inanç bloğunun içinde olan insanlar, kendilerini bilimsel usul ve yöntemler ile sorgulayabilir. Bize düşen, inanç konusunda duracağımız yeri bilmektir.
Thomans Münzer, Henry Corbin ve Irak’ta onların yolundan giden Sadrettin Kombançi’nin söylemleri arasındaki benzerlik, hatta öyle ki; aynılık, İran’ın teori ve pratikte Rus, İsrail ve emperyal güçlerle olan yakınlaşmasını en açık şekliyle ortaya koyduğu ve uluslararası top-luma deklare ettiği , teori , ritüel ve şifre uygulamasıdır. Onların Kur’an-ı Kerim’i sorgulama, suçlama ve te’vil hakları yoktur ve olmazda…
Onlar duracakları yeri bilmelidirler ki, biz durdurulacakları yeri tahmin zorunda kalmayalım.
İslamın Peygamberi H.z. Muhammed’e ( S.A. V. ) selam, ve kur’ana iman olsun…
Laik bir düşünce ve İslam inancı ile yetişmiş bu Yüce Millet , asil bir millettir.
Herkese selam ve saygılarımla…