16.06.2016 tarihli ‘Ekonomide, Çok Zor Anlar Yaşanabilir ‘ başlıklı yazımda bugün yaşanan ekonomik krizin olabileceği konusunda uyarılara dikkati çekmiştim. Bugünde geçerliliğini koruyan o uyarıları tekrar hatırlatmakta fayda olacağı kanaatindeyim…
İşte o yazım;
İnsanımız çarık ve kara lastik giyerken, Samsun'da sigara fabrikası , makarna fabrikası , azot , demir yolları ve liman vs. vardı.Türkiye , bu ekonomik değerleri üretebilmiş , reji idaresini sigara fabrikasına çevire- bilmeyi ,dönüştürebilmeyi başarmıştı .O zamanlar , üretmek bir değer , ürettiğin kadar tüketmek bir ölçüydü . Şimdi ise, insanımız her elbisesinin altına bir ayakkabı giymekte, ancak ; sadece dedikodu üretmektedir . Enflasyonun ana sebeplerinden olan talep fazlalığı, sadece bilgi söz konusu olduğunda ilgisizlik olarak ortaya çıkmakta, bilgiye talep bulunmamaktadır. Arazi belediyelerden, para ve kredi devletten, müşteri çevresi adı cemaat olan ve hepsi birer holding olmuş, ne idüğü belli olmayan illegal kurum ve kuruluşlardan oluşmaya başlamıştır.
Bunun adı ekonomi ve üretim olmuştur. Geçen yıllar içinde Samsun'a üretim olarak konulabilmiş tek bir ekonomik değer yoktur .Var olanlar kapandığı gibi, onların yerine ikame edilebilmiş tek bir fabrika bulunmamaktadır.Ticaret , siyasetle arkadaş olmuş. Üretmeden, tüketme derdine düşmüştür. Kendini sanayici ve işadamı olarak isimlendiren bir grup insan, belediyelerden aldıkları bilgilerle imar planları ve değişikliklerinin peşindedir. Zira, bu insanların uluslararası ticari ağı ve hinterlandı yoktur . Şimdiler de ise, bankalar çekilen kredileri geri almaya ve kredi vermeyi sınırlamaya başlamıştır.
Şirketler, bu sıkıntılı durumdan kurtulabilmek için konkordato ilan etmek düşüncesine girmiştir.Zira , konkordata borçtan kurtulmak için iyi bir araçtır.Tüketimin üretimden fazla olduğu böyle bir toplumda, nasıl oluyorda enflasyon tek rakamlı olarak hesaplanmaktadır.Toplam talebin, toplam arzı aşması olarak tanımlanan enflasyon, tamamen tüketim toplumu halini almış şu anki sosyal bünyemizde, neden doğru ölçülememektedir.
Enflasyonun doğru ölçülememesi , mümkün değildir . O zaman geriye bir şey kalıyor. Onada dilim varmıyor.Enflasyonun , ekonomik büyümede bir metod olarak seçildiği dönemler artık geride kalmıştır. Ancak , ekonomik büyümede hangi metoda geçilmiştir. Götürü insan psikolojisi ile ekonomik büyüme sağlanabilir mi ?Gibi sorular aklımıza gelmektedir. Ülkemiz adı konulmamış bir stagflasyon ( işsizlik ve durgunlunluk ) hali içinde bulunmaktadır. Bir ekonomide genel fiyatlar düzeyi, mevcut para miktarı ve hacminin, paranın dolaşım hızı ile çarpılıp, ticaret hacmine veya gayri safi milli hasılaya bölünmesi ile ortaya çıkar. Fiyatlar genel düzeyi bu kadar sabit iken, ortada bir durgunluk varsa, yapılması gereken paranın dolaşım hızını artırmaktır.
Ticaret bu kadar durgunken para hızını arttırmanın tek bir yolu vardır. Merkez bankasının piyasaya bir miktar para salması veya borçlanmadır. ABD tarafından ( Dolar miktarının % 25'i altın olarak ayırma ilkesi ) yani Bretton / Wood anlaşması iptal edilince, her ülke kendi ekonomisindeki para miktarını kendi elindeki dolar ve altın rezervine göre, hatta öyleki ; ( buna bile uyma zorunluluğu ) olmadan belirlemeyi tercih etmiştir. İktidarlar merkez bankalarındaki uluslararası rezervlerine güvenerek, iç - dış borçlanmalara gitmiş, buda mal ve hizmet artmaksızın bunların ekonomide ki karşılığı olan para hacmini artırmıştır. Üretim olmayan bir toplumda, arz ve talebin dengeye gelmesi, biraz yukarıda gerçekleşmektedir. Bu da yapısal ( strüktürel )bir enflasyon anlamına gelmektedir.Piyasaya,karşılıksız para salmak, bir miktar enflasyon demek olacaktır.Toplumda , üretimi arttırmadan böyle bir yol denemek , bizim toplum olarak daha önce çok iyi bildiğimiz bir yöntemdir. Demokratikleşmenin sürdüğü ve demokratik kurumların yeni olduğu toplumlarda arz ve talebin yukarıda dengeye gelmesi oldukça normal bir konudur. Ancak; şu an içinde bulunduğumuz durum, toplumun pek bildiği bir durum değildir.Bu durum çok sürerse , korkarım , ekonomide çok zor anlar yaşanabilir. Herkese sevgi ve selamlarımla ...