Yarım bıraktığım tüm sevdalarım için , Yüce Türk Milletinden özür dilerim.
Yüz paralık kurşunla gider , hayat dediğin .
Tanrı yolu uzaktır.Erken kalk . Sıkı giyin.
Yazık ! bütün ömrünce ok atar, özlediğin.
Güzel Kızıl Elmana varamadan öleceksin.
(Kızıl Elma , Hüseyin Nihal Atsız )
Bu dünyada sevdalar vardır , yarım kalmamalıdır . İdealizm bir sevda, terbiye , ahlak ve kültür bir aşk ise, yarım kalmamalıdır.
Türk Milletinin en büyük sevdası , kızıl elma ülküsüdür. Türk Milleti bu sevdası için binlerce yıllık tarihinde bir bedel ödemiştir ve hala daha, ödemeye de devam etmektedir.
Afrin harekatı sırasında bir askerimizin kendisine sorulan:’ nereye’ soruna,’ Kızıl Elmaya’’ şeklinde verdiği cevap, şunu göstermiştir ki ; biz milliyetçilik idealinden vazgeçsekte, milletimizin bu idealden asla vazgeçmeyeceğidir. Aynen Cengiz Aytmatov’un ‘Kızıl Elma’ hikayesinde anlattığı gibi… köylü gençin Kızıl Elmayı kendisine uzattığı Rus kızı , onu bir daha duvara çalmayacaktır herhalde .
Dört asır Şam , Filistin , Ürdün , Irak ve tüm orta doğuya hükmetmiş Osmanlı devleti , ( Türk ) Ordusu ile birlikte Şam’ı terk ediyordu. Tarih 1 Ekim 1918 yılını gösteriyordu.
Abdulkadir El Cezairi’nin torunu Said El cezairi anılarında , Mersinli Cemal Paşa ile görüştüğünü : ‘ Cemal Paşa’nın Osmanlı Ordusunun Şam’dan tahliyesine yardımcı olması karşılığında , geçici hükümet kurma yetkisini kendisine verdiğini ,Cemal Paşa’nın bu esnada kendi can güvenliğinin sağlanmasını istediğini ve öyleki elinin titrediği ‘ yazmaktaydı.
Mersinli Cemal Paşa ise, Beyrutta Arapça olarak yayınladığı hatıralarında Said El cezairi ile kendisinin hiç böyle bir görüşmesinin olmadığını ifade etmeydeydi.Osmanlı ordusunun Şamdan çekilmesi ardından , İngiliz Generali Edmund Allenby’nin Şam’a girişine kadar geçici ve küçük bir hükümet oluşturan Said El Cezairi’nin bu küçük ve geçici hükümetine siyasi ikbal arayışı ve kabaran Araplık bilinci ile bir Türk Paşasının azamet , kudret ve cesaret bilincini tarih önünde mahkum etmek uğraşısı anlamlı bulunmaktaydı. Said El Cezairi , siyasi hesabları ve ikbal arayışı sebebi ile bu olmayan hadiseyi uydurmak zorunda kalmıştı.
Said El cezairi , Osmanlı Ordusu çekilirken Faris El Huri , Ata Eyyubi , Şakir El Hambeli , Cemal Alşı , vs. ile birlikte geçici bir hükümet kurmuştu. Bu hükümette görevlendirdiği bazı arkadaşlarından Faris El Huri, Beyrut Amerikan üniversitesinde okumuş ve bölge millet vekili olarak Osmanlı Mebusan meclisinde görev almıştı.Bunların içinde Şakir El Hanbeli gibi İstanbul da okumuş olanlarda vardı.
Osmanlı Devleti , ordusu ile Şam vilayetinden geri çekilirken, Avukat Faris El Huri bir açıklama yapıyor:’ Tarihi bir gün yaşadıklarını , sukunetlerini korumaları gerektiğini, hayatı yaşamayı hak etmiş bu halkın istiklallerine kavuştuğunu’ anlatıyordu. Halk ise onu alkışlıyor ve tezahurat yapıyordu.’ Bu saatten sonra hukumet binasının gönderinde Arap Bayrağı dalgalanacak’ diyordu.Daha sonra şanlı Bayrağımız gönderden indiriliyor ve onun yerine Şerif Hüseyin tarafından gönderilen ve üç renkten oluşan ( Emevi , Abbasi ve fatimileri ) sembolize eden Arap bayrağı göndere çekiliyordu.
Said El cezairi , şanlı bayrağımızın indirilip , Şerif Hüseyin’in gönderdiği bayrağın göndere çekilmesinin ardından, Şam’da bulunan Hamidiye çarşısından çıkıp, Emevi Camiine geliyor ve şükür namazı kılıyordu.
Bu şahıs Bindokuzyüz kırküçlü yıllarda Şam’da kurduğu hilafet Cemiyeti ile, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve onun kurucusu M.Kemal Atatürk’ün aleyhine faaliyetlerde bulunma gafletinde bulunuyordu. Maalesef , bu şahış Türkiyede de taraftar buluyordu. Bizdeki bazı dinci çevrelerin itibar ettiği ve peşine düştüğü bu şahıs hakkında hükmü tarih verecekti . ve vermişti de...
Ne diyorduk : ‘ Sevdalar vardır , yarım kalmamalıdır . Tarih , hükmünü vermeden Albayrağın gölgesi 100 yıl önce indirildiği topraklardaki göndere yeniden düşmelidir.ve düşmek üzeredir.’
Atam Dede korkut gibi ,o ruhla söyleyeyim.’ Üstümüzden eksilmesin Albayrağın gölgesi…
Bu yazımız lavrens’in etkilediği bir ruhla Sami Mervan El Mübeyyız tarafından kaleme alınan ‘Şam’ın Unutulan Tarihi ‘ adlı kitaba cevap olmuştur sanırım.
Herkese sevgi ve selamlarımla…