Bu sorunun cevabını bilemem…
Miladi 994 / 1064 Yılları arasında Endülüs’te yaşamış Müslüman bir Arab bilim adamı olan İbn-u Hazm , mücadeleci bir yapısı olması sebebiyle , ehli cedel ( kavgacı ) bir insan olarak algılanmış ; karikatürü çizilmiş ‘ İbn-u Hazm’ın dili , Haccac’ın kılıcı kadar kanlıdır ‘ şeklinde suçlanmıştır.
Dini ilimlerde kıyası kabul etmeyen ibn-u Hazm , kirli siyaset sebebiyle , kendisini çekemeyen insanların çıkardığı dedikodular yüzünden hubelbaya sürülmüş , eserleri yakılmış bir alimdir.
İbni Hazm’ın değeri geçen zaman içinde anlaşılmıştır..!.
Cahillerin zulmü ve gadri olmasaydı , alimlerin değeri anlaşılabilir miydi ..?
Yine , Endülüs kökenli bir alim ibnul Meserre ,başlangıçta felsefenin İslam toplumlarında anlaşılmaması üzerine , mağarada derslerine devam etmiştir.
Daha sonraları ise , ibnu Tufeyl gibi felsefeciler tarafından Ruhun Uyanışı / hay ibnu Yakazan gibi , ilk felsefi romanların yazıldığı bir dönem yaşanmıştır.
Karikatür çizenlerde kalem kullanırlar , ancak ,onlar ressam değildirler… resim çizemezler..!
Batıda kommentatör adıyla bilinen Endülüs kökenli İbnur Rüşd , tutarsızlığın tutarsızlığı adıyla meşhur eserini kaleme almış ….Felsefenin savunmasını yapmıştır.
O da mağribe sürülmekten kendini kurtaramamıştır..!
Bir aslanlana ancak avlanmak yakışır , sadece çakallar , bir aslan bakiyesinden faydalanır…
Bu ismini saydığımız veya sayamadığımız yüzlerce alim ( bilim adamı ) sayesinde batıda rönesansın temelleri atılmıştır.
Ahmet Vefik Paşa ,Bursa’da ilk defa tiyatroyu kurmuştur.Vali olarak geldiği Bursa’yı medeniyet yolunda ihya etmiş , Lehçeyi Osmani adıyla bilinen bir sözlük kaleme almıştır. Bu eser , onun edebiyat ve sanata ne kadar hakim olduğunu ortaya koymuştur.
Aynen onun gibi , Ordu Valisi Sayın İrfan Balkanlıoğlu’nun öncülüğünde , Arap turizmi konusunda bir eser vucuda getirilmiştir. Bu esere acizane birazcık bizimde katkılarımız olmuştur. Bu cümleden maksadım , davate icabet eden televizyoncu ve gazeteci arkadaşlarımdır.
Geçen yıl Ordu’da gerçekleşen zirvede , çoğu tanınmış gazeteci , özellikle televizyoncu ve bazı işadamlarından meydana gelen toplam yetmişaltı kişiden oluşan , Fas’tan Umman’a tüm Arap ülkelerinden, hatta Danimarka gibi bazı Avrupa ülkelerinde bulunan Arap Basın topluluğundan önemli isimler , şahsi dostluğum olması sebebiyle ,beni kırmamışlar karadenize gelmişlerdir.
Karadeniz bölgesi , yirmi küsür ülkedeki dostlarım ve arkadaşlarım sayesinde çekilen belgesel proğramlar ve çıkan gazete haberleri ile tanıtılmıştır.
ve halende bu arkadaşlar tarafından ülkemiz ve bölgemiz tanıtılmaya devam etmektedir.
Gördüğüm kadarıyla , şu an bu isimlerden çevre illerde istifade etmektedir.
Buradan anlaşılan şudur ki , Sayın Ordu Valimiz İrfan Balkanlıoğlu’nun açtığı kapı ve bizim verdiğimiz destek , bölgemiz için gayet faydalı olmuştur.
Herşey aslına geri dönmüş , taşlar yerine oturmuştur.
Çabalarımız , ülkemize ve bölgemize verdiğimiz hizmetin ispatıdır.
Herkese selam ve sevgilerimle…
Not : Ordu Arap Zirvesinin üzerinden 1 yıl geçmiş olmasının anısına tüm dostlara selam ve muhabbetle …Geçen hafta Tunus’tan Samsun’a gelen Rihab ve Mehdi kardeşimiz bizim ilk defa bölgeye tanıttığımız televizyoncu dostlarımızdır.
*
Geçen hafta kaleme aldığım :’Nizar Kabbani ve Belkıs Er Ravi Aşkı ‘ başlıklı yazıdan ötürü , Birleşik Arap Emirliklerinde oturan ve Belkıs Erravi’nin çocukluk arkadaşı olan ,kendisi ile lise son sınıfa kadar birlikte okumuş olan ve ayrıca kendisi Cafer ve Belkıs El Askeri’nin akrabalarından Temazır Abdulkerim Hamis simli teyzemiz bizi aramış Nizar kabbani ile ilgili yazımızdan ötürü çok teşekkür etmiştir. Bu gelişmeyi okuyucularımla paylaşmak isterim . Saygılarımla…
*
Yazıda geçen alim tabiriyle kasdedilen din bilginleri olmayıp , pozitif bilimin öncüleridir.