Kültürel Kodlarımız İçimizde Yıkılmadığı Gün , Türkmen Dağı Adı Gibi Dik Olacak ..!
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 1. Sınıf öğrencisiydim. Ders, Anayasa Hukukuydu. Hocamız Yard. Doç. Dr. Burhan KUZU , ders esnasında aşka gelip, tarihte dünyanın en büyük devletinin Osmanlı Devleti ve medeniyetinin ise Türk-İslam Medeniyeti olduğunu söylemişti. Öğrenciler arasında bulunan bir bayan arkadaşımız söz alıp, ayağa kalkmış; adeta hocadan hesap sorarcasına, ‘hocam ben Robert Kolej mezunuyum ve Amerikan vatandaşıyım. Siz kim oluyorsunuz da Amerikaya dil uzatıyorsunuz..!’ diye çıkışmıştı. Bayan arkadaşın bu söylemine karşı, tüm sınıf ellerini sıraya vurarak bayan arkadaşı ayıplamış ve dersi terk etmeye zorlamıştı.
Yıllardır bu ülkede, kültürel kodlarımız bir sağa, bir sola yıkılıp durmuştur. Kendisinden vazgeçtiğimiz değerler , üzerinde 5 dakika bile düşünmeden bıraktığımız ve terk ettiğimiz kalelerdir. Uğruna şehitler verdiğimiz ve adına destanlar yazdığımız bu değerleri , insafsızca sahipsiz bıraktık.
Suriye’de Türkmen dağında ve Lazikiye de unuttuğumuz kader ortağımız Bayır Bucak Türkmenleri ve Milli Andımız (Misak-ı Milli), bir anda unuttuğumuz değerler arasındadır. Bugün emperyalizmin çelik pençeleri arasında kırılan Türkmenler ve Gardaşlarımız, o gün Anayasa dersinde unutmadığımız, unutamadığımız değerlerdi. Bugün ise hatırlayamadığımız, vazgeçtiğimiz, ademe(yokluğa) mahkum ettiğimiz Karındaşlarımız oluverdiler.
Dünyanın en büyük medeniyetinin Türk-İslam medeniyeti ve devletinin ise Osmanlı Devleti olduğunu söyleyen dünkü hocalarımız , bu söylemleri ; siyasette muktedir oldukları bugün milletin meclisinde o gün dile getirdikleri gibi gündeme getirecekler mi ? Yoksa bunlar , bir öğrencinin kısık ses ve nefesinde kaybolmuş, vazgeçilmiş, bir daha hatırlanmayacak bir değer olarak mı kalacak.
İnsanın bu dünyada isteyip de alamayacağı hiçbir şey yoktur. İnsan, her şeyi hakikatte sahibinden istemesini bilmelidir. Yerin – göğün ve her şeyin sahibi Allah’tır. Biz kardeşlerimizin hürriyetini ne ABD’den, ne Rusya’dan, ne de onların işbirlikçilerinden değil, Yüce Allah’tan istiyoruz. Şehadetimiz bir dua, mücadelemiz bir örnek olacaktır.
Bu ülkede, dini inançlarımızı, milli değerlerimize olan bilincimizi, insanlık sevgimizi, yaşam aşk ve heyecanımızı, batılı ülkelerin emperyalist düşünceleri, Rus ve Amerikan hayranlığı belirleyemez.
Aynen Hukuk Fakültesinde derste olduğu gibi, kültürel kodlarımızın revolüsyonist düşüncelerle sağ ve sola yıkılmadığı ve yıkılmayacağı, evilüsyonist bir şekilde dimdik olduğu gün emperyalist güçlere cevabımızın verildiği gün olacaktır.
Ne Mutlu Türküm Diyene..!
Herkese selam ve saygılarımla …
Not: Geçen hafta, insanlık dışı bir saldırıya uğrayan ve yaşamını yitiren değerli komşum Dr. Aynur Dağdemir hanımefendiye Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabrı cemil dilerim. Umarım canımızı yakan bu tür saldırılar son olur.