‘ Ne Golgota kayası , ne Telaviv rüyası demiyelim . ‘ Kardeş…
Gel , Rey şarabından içelim..!
Şu testi de benim gibi biriydi ;
O da bir güzele vurgun , dertliydi.
Kim bilir , boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bembeyaz eliydi. ( Ömer Hayyam )
Behçet Necatigil’den öğrendiğimize göre Sadık Hidayet , İran / Fars Edebiyatının önemli bir ismi idi. 17 şubat 1903 ‘te Tahran’da doğmuştu.İran’ın saygın ailelerinden biri olarak Fransız kolejinde okumuştu. 1926 / 30 yıllarında Paris’te öğrenimine devam etti isede , üniversiteyi ilgilerinin farklılaşmaşı sebebiyle bitirememişti. Hindistan’da / Bombay’da Pehlevice öğrenmişti. Kör Baykuş adlı romanı 1936 Yılında ilk defa Hindistan’da basılmış ve İran’da yasaklanmıştı. Tahran’da Merkez Bankasında muhasiblik ve bir ara Güzel Sanatlar Akademisinde tercümanlık yapmıştı. Karşılaştığı düşmanlıklar sebebiyle tekrar Paris’e geri dönmüştü.
Sadık Hidayet ,başbakan olan eniştesinin , bir yobaz tarafından öldürülmesi üzerine , hayata ait son kararını vermişti. Paris’te günlerce , havagazlı bir apartman aramış ve aradığı apartman dairesini Championnet caddesinde bulmuştu. 9 nisan 1951 tarihinde, dairedeki tüm delikleri tıkadıktan sonra, gaz musluğunu açmıştı. Onu bir gün sonra , yerde yatarken bulan dostu, Sadık Hidayet için ‘ Tertemiz giyinmiş , güzelce traş olmuştu ve cebinde parası vardı . ‘ Hemen yanıbaşında müsveddeleri yakılmış kalıntılar vardı. Zira , ölümünden biraz önce bir hikaye taslağı kaleme almıştı. ‘ Demişti.
Sadık Hidayet’in ölmeden önce kaleme aldığı hikaye şöyleydi . Annesi , yavru örümceğe beddua etmiş , ‘ Salgı salamaz ol ‘ demişti. Küçük örümcek , salgı yapamayınca ölüme kurban gitmişti.
Kim bilir , bu hikaye Sadık Hidayet’in hayat hikayesi miydi , bilemeyiz . Ancak , 1774 den bu yana salgı salamayan örümcek , 1974’ te milletin makus talihini kırdı. Örümceğin yine salgı vakti gelmişti.
Gel gidelim içelim,
Rey şarabından içelim!
Şimdi içmezsek onu ,
Ya ne zaman içelim.
Golgota , Hıristiyanların Hz.isa’nın çarmığa gerildiğine inandığı ve Kudus’te bulunan kayanın ismiydi. Zannımca , bazı müslümanların hüznü kurumsallaştırması Hırıstiyanlıkla ilgili bid’atlerdendi. Bu yüzden olsa gerek , Müslümanların bu nevi hüzün ritüellerinde Vatikan’ın temsilci bulundurması ilginçti.
Bu anlattıklarımın Barzani ile hiçbir ilgisi yoktu.Ne Golgota kayası , Ne de Telaviv sevdası Barzaniyi kurtaramayacaktı.Zira , Rey şarabından içme vakti gelmişti.
Bir gün gelecek , bu şarap en güzel Rey’de içilecekti.
Herkese selam ve sevgilerimle…