Uygarlık Kadar Eski Tarihi Olan
Bu Şehirde, Sessizce Ölüyoruz ...
Şehirlerde insanlara benzer , kimlik ve kişilikleri vardır.
Ulaşmak istedikleri hedefleri ,ortaya konulan şekilleri , sahip oldukaları çizgileri vardır.
İçinde yaşadıkları ve yaşarkende yaşattıkları şeyler her daim olacaktır.
Şehirler , aynen insanlar gibi doğarlar, yaşarlar ve yaşatırlar.
Şehirleşme bir kültür , bilinç ve üretim işidir. Bazı şehirler vardır. İsimleri uygarlık tarihi kadar eskidir. ve onunla beraber anılır .
Bazı şehirler vardır. İsimleri var ile yok arasındadır.
Her şeyi tüketir.
Yine şehirler vardır , karikatüre benzer.
Bir yaşam hikayesi , bir hayat sevincidir.
Bir yaşam yerini , kent haline getiren şey sadece betonlaşma hızı , nufusu , ruhsuz , kimlik ve kişiliksiz yapısı değildir.
Bir yerleşim yerini kent haline getiren şey , korna sesi , trafik sıkışıklığı ve yanlış yere yapılmış ticaret merkezleri de değildir.
Cadde ortasına konulan anlamsız kuru saksılar , asfalt ortasına dökülen faydasız ve luzumsuz betonlar çok ilginç şehirleşme örnekleridir.
Bir yerleşim yerini kent haline getiren şey , öncelikle , iyi hazırlanmış stratejik planı ve bu planla irtibatlı nazım ve uygulama imar planları ve kültürel kodlarıdır.
Stratejik plan , nazım imar planları ve uygulama imar planları hazırlanırken ve bir kent merkezi inşa edilirken, öncelikle yerel yönetim fakültelerinden Kadro analiz yönetimi ile ilgili hesaplamalar istenir.
Şehrin nufusu ve büyüme hızı dikkate alınarak uygulanacak bir hesap şekli olan kadro analiz yöntemi, 21 .Yüz Yıl imar Planı uygulayıcılarının vizyonu ilgili bir konudur.
Kadro analiz yöntemi ile şehrin ne kadar bir resmi hizmet binası ve memur kadrosuna ihtiyac duyacağı net olarak ortaya konulur.
Ortaya konulur ki , 10 tane memurun yapacağı bir iş için 5 memur istihdamı olmasın .
Daha sonra , kadro analiz yöntemi ile yapılmamış bir şehirleşmede görev ihmalinden ötürü , kimse suçlanmasın.
Bu uygulama , uygar ülkelerde icra edilmeye başlamış bir düşünce şeklidir.
Bu bilimsel ve uygar düşünce yöntemi ile beş aracın geçeceği yere , yanliş bir ticaret merkezi kurularak 15 bin araç sevkedilmemiş olur.
Bu modern kavramlar ve hesaplamalar yapılıcak olursa , bir yerin adı kent olur ve böylece adı kent olan modern köyler kurulmamış bulunur.
Çok iş değil ,asıl olan doğru iş yapmaktır.
Yeşili olmayan , ormanı yol yapım bahanesiyle sürekli yok edilen , ilkel ve toplu köyler inşa etmenin bir anlamı yoktur.
Dün yaptığını , bugün yıkmanın , değiştirmenin ve kendini inkar eden şehirleşme vucuda getirmenin sadece yorucu ve aldatıcı tarafı vardır. Mesele , şehrin kültürel kimliğini yok etmek veya gelişimini belirli kalıplar içinde dondurmak değildir.
Mesele , insanın huzur bulacağı , nefes alacağı ve sürekli üretim içinde olacağı yaşam alanları oluşturmaktır.
Daha fazla Taşlaşma , kentleşme değildir.
Kentleşme , sanat , edebiyat, müzik ve fen ile olur.
Şehre tepeden bakıldığında , gördüğümüz manzara çok korkunçtur.
Şehir , yeşili yok edilmiş , anlamsız ve plansız bir şekilde taşlaşmiş yorucu ve ruhsuz bir durumdadır.
Saçları dökülmüş , kel bir insan görünümü arz etmektedir.
Şehrin tam ortasına ticaret merkezi diye yapılmış ve öylece konulmuş Çin seddi görünümlü soğuk taş parçası , biraz ilerisine üst geçit diye yapılmış ve sebebiyet verdiği trafik sıkışıklığı ile , ben buraya yapılırken düşünülmeden yapıldım diye bağırmaktadır.
Sözün özü ;
Kıyı şeridi olduğu halde , sırtını denize dönmüş bir şehirde sessizce , ölüyoruz . ...
Herkese selam ve sevgilerimle ...
* Prof .Dr. Eşrefin Kentleşme kitabını okumalarını istirham ederim
* Yerel Yönetimler konusunda Ahmet Yesevi Üniversitesinde Yüksek Lisans yaparken , Samsun Konusunda bazı çalışmalarım olmuştur. İlerleyen günlerde bunları Allah'ın izniyle neşredeceğim.
* Bu yazının yazılmasının amacı , kimseyi inciltmek değil , beklentilerimizi dile getirmektir.