İngiltere, orta doğu adını verdiği bu coğrafyayı 100 yıl önce cetvelle çizdi. Şimdilerde ise siyonistler, bu coğrafyada yeşil bir sopayla yeniden sınır çiziyor.
Arap Baa’sı’nı , arap baharına çeviren ABD ve Onun yerli işbirlikçileri , kapımızda kudurmuş terör belası ile dolaşıyor.
İngiltere ,Fransa , İtalya ve Rusya Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşma kararına varmışlar ve bu sebeble 1916 yılında aralarında Scyes Picot anlaşmasına imza atmışlardı.
Ancak , 1917 Yılında Rusya’da Bolşevikler iktidarı ele geçirdiler. ve bu anlaşmanın saklı kalmış maddelerini dünyaya açıkladılar.
Sckyes – Picot anlaşmasının maddelerine göre : Doğu Anadolu , Irak ve Filistin , İngilizlere ; biladuş Şam adı verilen Suriye ve Lübnan Fransızlara kalıyor . Kudüs tarafsız bırakılıyor, İskenderun ise ortak liman olarak kullanıyordu.
1917 Yılına gelince , İngiltere Başbakanı Balfor , İngiltere Kralı adına Rotscilhilde yazdığı mektupta Yahudilere , Filistin topraklarında , bir Yahudi devleti kurmayı vaat etti.
1921 Yılında İngiltere , Irak’a yarı otonom bir devlet kurma hakkı tanıdı.
Fransa ise , Lübnan’ı Suriye’den ayırdı.
Bütün bunlar olmadan önce , Mekke emiri Şerif Hüseyin , İngiltere’nin Mısır valisi McMahon vasıtası ile Winston ChurchilL’e mektuplar gönderiyor , kendisinin Adana-Mersin hattından başlayıp , Basra körfezine kadar olan bölgede, yani; tüm Arab yarımadasında kral ve halife yapılmasını istiyordu.
Şerif Hüseyin’in Oğlu Abdullah ile İngilizler arasında çeşitli mahfillerde görüşmeler oluyordu. Şerif Hüseyin’in bu talepleri McMahon tarafından reddedilmiyor , ancak ; Onun bazı istekleri savaş sonrasına bırakılıyordu.Zira , Osmanlı hala ayaktaydı.
Bu arada, 19. Yüz Yılın başlarından itibaren Yahudiler, Filistine gelmeye ve toprak satın almaya başlamışlardı. Aslında bu, yöre halkının gözünden kaçmıyordu. Ancak , halkın tek başına yapacağı pek bir şey yoktu. Yöre halkı ile bölgeye gelen Siyonistler arasında çatışmalar 1920 yılında başladı.
Osmanlı devletinin bölgeden çekilmesinden sonra , bölgede oluşturulan kukla ve manda devletler vasıtası ile bölge istikrarsızlaştırılmaya ve İsrail Devletinin temeli atılmaya başlandı.
1920 Yılında İtalya’nın San Remo Şehrinde , Sckyes- Picot anlaşmasının uygulanması ve Osmanlı topraklarının paylaşılması gündeme geldi. Bu konferansta Osmanlı tarafına hiç söz hakkı verilmedi.
Daha sonra hazırlanacak Sevr anlaşması , bu anlaşma dikkate alınarak hazırlanmıştır.
Bu arada Yahudilerde gün geçtikçe güçleniyor , kendilerine güven geliyordu.
İngiltere 1920 tarihli San Remo anlaşmasına dayanarak daha sonra 3 devlete ( Filistin , İsrail ,Urdün )e dönüşecek olan Filistini mandası altına aldı.
İngiltere , 1920 yıllarının başında , Şeria Nehrinin doğu tarafını Şerif Hüseyin’in oğullarından Abdullah’a bir devlet olarak verdi. Abdullah , 1946 Yılında Urdün devletine dönüşecek topraklarda , İngiltere’nin İl emiri oldu.Şeria nehrinin doğusunda Doğu Urdün Emirlği adı altında bir devlet oluşturulurken , Filistin tarafında ise Yahudi ve Araplardan oluşan iki toplumlu devlet düşünülüyordu.
Yahudiler buna razıydılar. Ancak , Araplar buna razı olmadılar. Savaştılar .
1920 – 1947 arası Filistinde İngiliz Mandası altında bir dönem yaşandı.
Araplar , büyük bir arap coğrafyasının bölünmesini istemiyorlardı. Ama kendisine bir devlet hediye edilen Abdullah ve Şerif Hüseyin’in çocukları durumdan oldukça memnudu . İngilizler, Urdün emirliği ile başı bozuk bedevi Arapları, bir başa bağlıyorlar ve Fransızlarla aralarına tampon bir devlet koyuyorlardı.
Filistinde iki toplumlu devlet fikri yürümedi .
ve sonuda , 1 Mayıs 1948 Yılında İsrail devlet olarak varlığını ilan etti.
İsrail sınırlı bölgede idi. 1991 Yılında kurulan Filistin Devletinin toprakları ise Urdün Emirliğinin kontrolü altında idi. 1967 Yılında zamanla güçlenen İsrail, 6 gün savaşları sırasında batı Yakası ( Şeria ) denen bölgeyi işgal etti. Ve Kudüse girdi.
Osmanlı devletinin bölgeden hüzünlü bir şekilde çekilmesinin ardından , bölgeyi istikrar- sızlaştıracak fikirlere ve piyonlara ihtiyaç vardı . O’da oldu. Şerif Hüseyin ile başlayan rüya , Arap Baas Fikri ile devam etti. Bu fikrin bölgede, İsraili güçlendirmek dışında hiçbir şeye faydası olmadı.
Baasçılar, siyonistlerin bu coğrafyada yeşil bir sopayla dolaşmasına ve yeniden sınır çizmesine sebeb oldular.
Ulumasını bilmeyen köpekler , sürüye çakalları , ayıları ,domuzları musallat ettiler…
Herkese sevgi ve selamlarımla…
Yeşil Sopadan maksat, Siyonistlere hizmet eden daiş ve haşdiş şabi’ vs. teröristleriir.
Not : Kerkük vatan toprağıdır, asla kaderine terk edilemez !Türkmen kardeşlerimize Allah’tan yardımlar diliyorum.