Geçen hafta , Türkistan’da Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesinde gerçekleştirilen Türkoloji kongresinde ünlü edebiyatçı ‘ Rahman Kul Bardayev ‘ hakkında bir oturuma katıldım. Yanımda Rahmun Kul Bardayev’in kızı Aijan Rahman kul hanımefendi vardı. Konuşma , Kazak Türkçesiyleydi.
Coğrafya , bize bir şey söylüyor. Tarih ise , bize bir şey gösteriyordu. Konuşmalara dikkat kesildim.
1837 yılında Kenesary kasımuly , Ruslar’a karşı bir mücadele başlattı. 1917 yılında Alaş partisi , tam bağımsızlığı savunarak ,1919 yılına kadar Kazakistan için mücadele etti. 1920 yılında ise , Kazakistan Sovyetler Birliğine dahil oldu.
Gözünü aç , uyan Kazak , kaldır başını !
Karanlıkta geçirme ömrünü ,
Topraklar gitti , din zayıfladı , harap oldu.
Kazağım , sana yatmak yaramaz. ( Magcan Cumabayev )
Mahambet ötemisulu , Şokan Ualihanov , Abay Kunanbayev çağdaş Kazak Edebiyatının bir yüz yıl önce temellerini atan insanlardı.
Ibray Altınsarin , Torgay’da Kazak çocukları için ilk defa okul açan insandı. Rusların Kazak / Türklerine İncil dağıtmasına karşı çıktı. Yerleşik İslam geleneklerine değer verilmesini istedi.Manevi değerlerin bilim ile birlikte öğretilmesiyle , Ruslara karşı durulabileceğini ifade etti. Rusların , Kazak çocuklarına domuz eti dağıtmasına isyan etti.
Mir Jakup dalatulı milliyetçi bir Kazak şairiydi. O da , Kazakların milli benliklerine dönmeleri gerektiğini ifade etti. Ruslar , bu yüzden Dulatulı’nın gazetede yayınlanan ilk şiirini yasakladı.
Muhtar Avezov ‘Abay Yolu ‘ ismiyle 4 ciltlik roman kaleme aldı.
Coğrafya , bize bir şey söylüyor. Tarih ise , bize bir şey gösteriyordu. Söylenen ile gösterilen şey aynıydı . Ancak ; anlayana ..!
Uyan Kazak ..! Birlikte Söyleyecek Çok Sözümüz Var ..!
Bundan iki , üç yüzyıl önce, Çin seddinden , Viyana’ya önlerine , Kuzey Kutbundan çeşitli coğrafyalardaki Türk boylarına kadar , dünyadaki tek süper güc Türk Milletiydi.
Bugün dünya atlasını önümüze aldığımızda gördüğümüz şey , Türk Boylarının tüm dünya sathına dağılmış olması idi.Bu sebeble, bulundukları coğrafyalarda var olma kavgası veren Türk Boy ve Toplulukları , 3 yüzyıl önce dünyaya hükmetmiş insanların torunları idi.
Türk boylarının varoluş mücadesi , tüm dünya milletleri ile ilgiliydi. Varoluş kavgaları , hakim olma düşüncesine doğru gitmekteydi.
Bunun için elzem olan şey ,Türk Dünyası arasında ortak bir dilin oluşturulması ve ortak bir alfabeye geçilmesidiydi. Bu alfabe ile bir gazete çıkarılmalıydı.
Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi eski öğretim Üyesi ve Türk Akademisi eski üyelerinden Prof. Dr.Şakir İbraev Beyefendi ile geçen hafta Türkistan’da yaptığımız sohbet sırasında , Türkiye’deki bazı kurumlarla birkaç sene önce ortak alfabe konusunda bir prensib anlaşmasına varıldığını öğrendik.
Kurumlar arası varılan bu prensib anlaşmalarının somut adımlar atılarak desteklenmesini beklemekteyiz.
Uzakta çok azap çeken kardeşim ,
Solmuş lale gibi olmuş kardeşim,
Kalabalık düşman kuşatması altında,
Göl gibi gözyaşı döken kardeşim.
Magcan Cumabayev ‘in şiiri ile seslenişim sana sevgili kardeşim.
Ben payıma düşeni almış bulunmaktayım. Ya sen ..!
Herkese selam ve sevgilerimle
Not : Geçen hafta gerçekleşen Milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet bayramını en içten duygularımla kutlarım.