1867 senesiydi. İsmail Gaspıralı, Moskova’da tahsil yapıyordu. Gazeteler ,Osmanlı Türk’ünün başında Girit meselesi olduğunu yazıyordu. İsmail Gaspıralı ve arkadaşı Mustafa Mirza, Girit’e koşup, Osmanlı Türk’üne yardım etmek gerekir diye düşündü. İstanbul’a gidecekler. Osmanlı ordusunda görev alacaklardı. Ancak; ceplerinde, İstanbul’a gidecek tek bir metelik bile yoktu’ ama nasıl! Parasız olmak, İstanbul’a koşmaya engel olamazdı. Çünkü; O, Türklüğe inanmıştı. Koşması gerekiyordu ve koştu! Don ve Volga ırmağını; 15 gün aç bir şekilde, bir kano ile geçip, Bahçesaray’a inmeyi başardı. Odesa’da, İstanbul’a giden bir gemiye bindi. Ancak, kendisine; ‘pasaport!’ diye soran Rus polisinin yüzüne garip bir şekilde baktı. O pasaport neydi ki acaba! Gemiden indirildi. Annladı ki; Osmanlı Türk’ünün yardımına böyle koşulmuyormuş. Moskova’ya geri dönmeye karar verdi. Ancak; artık Moskova’daki askeri okula geri dönmesi de mümkün değildi…
Bahçesaray’daki zincirli medresede, Rusça öğretmenliği yapmaya başladı. Rus edebiyatı ve felsefesiyle ilgilendi. 1872’de, Kırım’dan ayrıldı. Paris’e gitti. Ivan Turgeniyev’in yanında yardımcılık yaptı. 1874 senesinde, İstanbul’a dönüp zabit (subay) olmak istediyse de, başaramadı. Vatan Kırım’a geri döndü.
Tavria gazetesinde, genç Molla müstear (takma) adıyla, Rusya Müslümanları hakkında yazılar yazmaya başladı. ’Tercümanı Ahval’ adında; Dilde, İşte ve Fikir’de birlik düşüncesi ile Türkçe gazete çıkardı.Bir dönem sonra, Ortaasya’da yenilikçi (Cedizizim) okulları açmaya başladı. Rus entelijansiyası, bu okulları çok yakından takip ediyor ve bu okulların varlığından rahatsızlık duyuyordu.
Yıllar sonra İsmail Gaspıralı yaşlanmış, toprağın üzerine uzanmış, çevresindeki arkadaşlarıyla, o halde sohbet ediyordu. Arkadaşları ona saygısızlık olur diye; ‘Üstadım!’ dediler. O, arkadaşlarının ‘ne demek’ istediğini anlamış ve onlara; bir gerçeği, yüzlerine karşı söylemişti; ‘Çocuklar! Biz,artık sizleri (bundan sonra ) hep yattığımız ve uzandığımız (bu topraktan) izleyeceğiz...’
Özel okul ve eğitim projesi, Cedizizmden (yenilikçilik)/Devrimci Türk Milliyetçiliği düşüncesinden, cumhuriyete intikal etmiş, çok ciddi bir projedir. Bu proje, şahısların ve günü birlik düşünme şekillerinin çok üstündedir. Eğitim projesi o veya bu şahsın projesi olmadığı için, eğitimle ilgili konularda karar veren yüksek mahkeme (Anayasa Mahkemesi), geçen hafta önemli bir karara imza atmıştır. Yüksek hukuk normları işletilmiş, pratikte Türk Tarihi’nin diyalektiği yaşanmıştır.
Verilen bu karar, uzandıkları ve yattıkları yerden bizleri izleyen Türk milliyetçilerini, memnun edecek nitelikte bir karar olmuştur.
Zira; özel okullar (dershane) meselesi, onun veya bunun, o ideolojinin veya bu ideolojinin değil; Türklüğün önüne düşen aydınlığın sesi ve şekli olacaktır ve de olmalıdır!
Herkese, selam ve saygılarımla!