“Dayın varsa halledelir” sözü bizde klişe haline geldi ne yazıkki. Bu durum tabiki çok üzücü ve endişe verici. Bir işi olan ve dayısını bulan işini bir şekilde halledip karşıya geçiyor. Ya dayısı olmayanlar? Bu bugünün sorunu değil. Geçmişten gelen bir sorun. Siyasetin bürokrasi üzerinde oluşturduğu baskı, ‘senin adamın, benim adamım’ denilerek liyakat gözetilmeden yapılan görevlendirmeler, atamalar, geçmişten günümüze kadar gelen ‘dayı sistemini’ getirdi.
Son dönemde kurumlar içindeki başka amaçlara hizmet eden gruplar temizlensede, ‘Bürokrasinin azaltılması adına’ dair kanunlar çıkarılsada ‘Dayı sistemi’ değişmedi. Yine iktidara yakın olan ve ‘dayısı olan’ işini hallediyor. Dayısı olmayan işsiz, muhtaç durumda. Peki kelime anlamı bile unutulan liyakat nedemek; layık olma, yaraşma, yaraşırlık, uygunluk, yeterlilik ve yetenek. Her nerede olursa olsun birine bir görev verileceği zaman esas alınması gereken kriter. Liyakate dikkat ediliyormu günümüzde? Tabiki hayır. Aksine unutulmuş durumda.
Samsun’da gözümüzün önünde yaşanan olay. Samsun Terme Evci Belediyesi’nde zabıta olan kişi, ilçe belediyeleri arasında özel kalem kadrosundan yönetici yapılıyor, sonra Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanı yapılıyor. Ardından bir müteahhitten 30 bin lira rüşvet alırken suçüstü yapılıyor ve tutuklanıyor. Kasasından çıkan altınlar ve milyonları nasıl yaptığı ise araştırılması gereken başka konu. Tutuklu Daire Başkanı Bahattin K.’nın Terme Belediyesi’nde işçi bağışlarını zimmete geçirdiği iddiasıda yargıda. Büyükşehir’e paraşütle inen ve sonra görevden alınan daire başkanlarını saymıyorum bile. Rüşvetçi Daire Başkanı hakkında görev verilmeden önce bazı iddialar olduğu halde bu kişiye hangi kriter gözetilerek görev verildi? Şu aşamada açıklama veya bilgi yok. Onada kefil olan bir ‘dayısı’ vardır heralde ama biz onu bilmiyoruz.
Kamu kurumlarında durum aynı. Kurumlarda siyasetin çekişme alanı gibi. Samsun’un bütün kurumları neredeyse vekaleten yönetiliyor. Bir müdür atanıyor, 2 yılı dolmadan görevden alınıyor. Projeleri çalışmaları yarım kalıyor. Gelen müdür zaten kurumu tanıyana kadar 1 senesi geçiyor. Bunu silsile halinde düşünürseniz, kurumların neden aktif çalışma yapamadıklarını da daha iyi anlıyoruz. Sonuç olarak ne oluyor, makamı ne olursa olsun, liyakatsiz bir görevlendirme gelen kişi adaletli davranmayarak, vatandaşın devletine olan güvenini sarsıyor ve azaltıyor. Liyakat bu kadar önemli bir kriter işte.
Kur’an-ı Kerim liyakate dayalı bir sistem önermektedir. Nisâ suresi 58. ayet, bu konuda gayet net ve açıktır. Ayet-i kerimenin anlamı şöyledir: “Allah size kesinlikle görevleri ehil ve layık olanlara vermenizi, insanlar arasında bir yargılama yaptığınızda adaletle yargılama yapmanızı emrediyor. Allah size ne de güzel öğüt veriyor! Şüphesiz Allah, her şeyi duyan, her şeyi görendir.”