Samsun’da alt yapı yetersizliği nedeniyle her yağan yağmurda sel ve taşkın manzaralarını yaşıyoruz.
Yapılan uyarılar hep kulak arkası ediliyor nedense.
Uyarıların kulak arkası edilmesi sonrası, sel ve taşkınlar mala ve cana zarar veriyor.
Canik’te 2012 yılının Temmuz ayında yaşanan sel felaketinde 14 vatandaşımız boğularak yaşamını yitirdi.
Yargılamalar yapıldı, sorumlu bulunamadı, sorumlu ‘yağmur’ ilan edildi.
Oysaki Mert Irmağı’nın yatağı değiştirilmiş ve daraltılmıştı.
Yılanlı Dere vadisinden akan taşkın Canik’te 14 vatandaşımızın boğularak hayatını kaybetmesine yol açmıştı.
Samsun tarihine geçen bu acı olay sonrası, kentte derelerden SASKİ’mi DSİ’nin mi olduğu uzun süre tartışıldı.
Hatta DSİ ve Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin karşılıklı suçlamalar yaptığı açıklamaları hatırlıyorum.
Sonrasında sel kapanları yapıldı, bazı derelerde iyileştirilmeler yapıldı.
Ancak yapılanların yeterli olmadığı ortaya çıktı.
Çok değil, 2 yıl önce ise Çarşamba’yı sel aldı, 50 milyon liralık zarar ortaya çıktı.
DSİ’nin drenaj kanallarını açmaması sonrası sel felaketinin boyutunun arttığı tespit edildi.
Çarşamba’daki sel felaketinin yıl dönümünde metrekareye 72 kg yağışın düştüğü Terme’yi sel aldı.
Samsun Valisi Osman Kaymak çıktı, DSİ’nin drenaj kanallarını açmaması sonucu sel felaketinin boyutunun arttığına vurgu yaptı.
Sonra yaptığımız küçük bir araştırmada ise Terme’yi Samsun’u ilgilendiren dere ıslah projelerinin Samsun’da durdurulduğu ortaya çıktı.
Samsun’da icracı konumdaki kurum müdürleri ya da yerel yöneticiler, uyarılara rağmen önlemleri almıyor, bunun sonucunda mal ve can kaybı ortaya çıkıyor.
Bu anlayışı vatandaşımız hak etmiyor.
Sorumlu olan ihmalden de sorumludur.
Bir ihmal sürekli tekrarlanıyorsa, bunun hesabının yetkili kurumlarca sorulması da gerekir.