Son dakika: Akşener'den dikkat çeken 'Merkez Bankası' iddiası! 'Krize doğru gidiyoruz'

TAKİP ET

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Akşener konuşmasında Abdülhamid Han tartışmalarına değinerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki gösterdi. Yabancı bir basın ajansının Merkez Bankası ile ilgili ortaya attığı iddiayı da konuşmasına taşıyan Akşener, "Bu sistemin maalesef bir alışkanlık haline getirdiği akıldışı kararlarla gelip dayanacağı yer tam olarak burası" diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündemdeki gelişme ve konulara ilişkin değerlendirmelerini paylaşmak üzere partisinin grup toplantısında kürsüye çıktı. Toplantının başında, Zafer Parti'den istifa ederek yeniden İYİ Parti'ye dönen İsmail Koncuk bir konuşma yaptı. Akşener ise, "Abdülhamid Han'ı kendisine benzetmemi bir hakaret olarak algıladı. Yani sayın Erdoğan'ı Abdülhamid Han'ı rahmetliye benzetmek hakaretmiş, haklı olabilir mi acaba?" diyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tepki gösterdi. Akşener ayrıca bir bankanın İngiltere Merkez Bankası'nda değerinin altında altın sattığına ilişkin iddiaya "Biz bu kurumun Türkiye Merkez Bankası olduğuna inanmak istemiyoruz ama bu sistemin maalesef bir alışkanlık haline getirdiği akıldışı kararlarla gelip dayanacağı yer tam olarak burası" ifadelerini kullandı.

"ERDOĞAN BİR TÜRLÜ TARİHİ ÖĞRENEMİYOR"

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan noktalar şöyle:

Geçtiğimiz hafta sonundan beri sayın Erdoğan ve arkadaşlarını Abdülhamid Han üzerinden bir yaygara almış, götürüyor. Dillere destan şanlı tarihimize sahip çıkmanın da ilham alarak yol yürümenin de tarihe atıf yaparak tarih dersi vermenin de yolu ilk önce tarih bilmekten geçer. Tarih yalan yanlış danışman notlarından, dizi sahnelerinden öğrenilmez; okuyarak, araştırarak öğrenilir. İşte bu yüzden sayın Erdoğan bir türlü tarihi öğrenemiyor, çünkü kendisi okumayı hiç sevmiyor. Eline tutuşturulan notlardan ötesini görmüyor. Dört bir yanını saran cehalet duvarından attığı hamasi nutuklarla günü kurtarmaya çalışıyor.

Ancak biz tarihe onun gibi kişiler, kavgalar üzerinden bakmıyoruz. Biz Abdülhamid Han ile değil o günün şartlarındaki demokrasi rüzgarıyla ilgileniyoruz. Tarihin her döneminde milletimizin istibdada karşı koyduğu tavırla ilgileniyoruz. Tek adamlığa giden her yolu azimle kesmiş olan milli iradeyle ilgileniyoruz. Abdülhamid Han'ı kendisine benzetmemi bir hakaret olarak algıladı. Yani sayın Erdoğan'ı Abdülhamid Han'ı rahmetliye benzetmek hakaretmiş, haklı olabilir mi acaba? Biz aslında istibdada karşı koyan o ruhtan bahsederken değil, sayın Erdoğan'a benzetirken Abdülhamid Han'a hakaret etmişiz. Arkadaş en azından kendisinin farkında, bu da bir şeydir.

İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO ÜYELİĞİ: "ÖNCE KENDİ NİYETLERİNİ SORGULAMALILAR"

Ukrayna'da 4 aydır süren işgal İsveç ve Finlandiya'yı da harekete geçirdi. Her iki ülke de NATO üyeliğine başvurdular ama bu talebin kabul görmesi için Türkiye'nin de onayına ihtiyaçları var. Ülkemizin şimdiye kadar Batılı ülkelere gösterdiği iyi niyet defalarca suistimal edildi. Yunanistan'ın NATO üyeliği için verdiğimiz onay Ege adalarının silahlandırılmasıyla sonuçlandı. Kore'de, Bosna'da, Afganista'nda Türk askerinin verdiği mücadele müttefik bildiğimiz ülkelerin FETÖ'ye kol kanat germesiyle sonuçlandı. Türkiye'den İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği için iyi niyet bekleyenlerin önce kendi niyetlerini sorgulaması gerekiyor.

İsveç ve Finlandiya öncelikli olarak kendilerini kullanan ve ilk fırsatta sırtlarından bıçaklayacak olan PKK'ya karşı gerekli tepkiyi göstermeli ve terör örgütünü topraklarından çıkartmalıdır. PKK'nın Putin yanlısı tutumunu Türkiye ile diğer NATO ülkeleri arasında ortak zemin oluşumu için bir fırsat olarak görüyoruz. PKK'yı Avrupa'dan söküp atma ve Avrupa güvenliğini güçlendirme çabasına katkı sunacaktır.

"GRUP BAŞKANVEKİLLERİNİ HARCADILAR"

Şu aşamada olması gereken, sessiz bir diplomasi yürütmektir. Maalesef sayın Erdoğan tam bunun tersini yapıyor ve hep olduğu gibi dış politikayı iç politika şovuna dönüştürmeye çalışıyor.

İçişleri Bakanı, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında BAE'nin olduğunu söylüyordu. Ne oldu? Sayın Erdoğan'ı Körfez ülkelerinin liderleriyle pozlar verip para konuşurken bulduk. Her şey bir anda unutuluverdi. Öyle bir unutuldu ki cehaletine yenik düşmeleriyle meşhur grup başkanvekillerini bile yanlışlıkla BAE'nin gerçeğini hatırlattığı için harcadılar.

Eğer amacın bu terör örgütünü Avrupa'dan tasfiye etmekse bunun yolu, yordamı bellidir. Ama amacın tansiyonu yükseltip yine bir para pazarına oturmaksa orada sana 'dur' demek boynumuzun borcudur. Avrupa ülkeleriyle para pazarlığı yapmak için şehitlerimizin kanını peşkeş çekmene müsaade etmeyiz. Çapsız danışmanlarına 12. maaşlarını bağlamak için Türk milletinin onurunu ezdirmene müsaade etmeyiz.

"EN BÜYÜK BAŞARISIZLIKLARINI SORSANIZ TARIMI İLK 3'E KOYARIM"

Bana AK Parti iktidarının en büyük başarısızlıklarını sorsanız ilk 3'e tarımı koyarım. Ne kadar yangın uçağımız olduğunu bile bilmeyen, kepeği ekilerek yetiştirilen bir ürün zanneden birini bakan yaptılar. "Çok kuyruk oluyordu, fiyatları arttırdık" diyen bir densizi Et ve Süt Kurumu'na genel müdür yaptılar. Her şeye kulağını tıkayan, Saray'dan dışarı adımını atamayanlar kesime giden ineklerinin arkasından ağlayan yetiştiricileri görmezden geldiler.

Türk Telekom'un 24 milyar lirasını Hariri'nin cebine koydular. O 24 milyar yerine çiftçimizin geçtiğimiz nisanda atması gereken gübresinin attırılması sağlansaydı nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalırdık? Ulusal Süt Konseyi'ni süt ürecisinin başına bela ettiler. Sadece girdileri sübvanse ederseniz sadece günü kurtarırsınız. Mazotu, gübreyi ne kadar desteklerseniz destekleyin çiftçi ürünü hak ettiği fiyata satamazsa verdiğiniz desteklerin hiçbir anlamı kalmaz.

"SAYIN ERDOĞAN, SENİ BURADAN UYARIYORUM"

Buradan iktidara seslenmek istiyorum: En azından hasat sezonu kadar şimdilik bu geçici fiyatı açıklayın ama bunu sürekli değişen ekonomik koşullara göre güncelleyin. Açıklanan geçici fiyat üzerinden sadece yüzde 25 avans ödemesi yapılsın. İç piyasada arz-talep dengesinin bozulmasına engel olun. Ekmek fiyatlarının durumu ortada. Açıklamaktan çekindiğiniz rekolte rakamları iç tüketim için yetersizlik gösteriyorsa bir an önce onu temin etmeye bakın.

Geçen hafta yabancı bir haber ajansında bir bankanın İngiltere Merkez Bankası'nda tuttuğu altınları değerinin altında sattığına dair bir haber çıktı. biz bu kurumun Türkiye Merkez Bankası olduğuna inanmak istemiyoruz. Ama bu sistemin maalesef bir alışkanlık haline getirdiği akıldışı kararlarla gelip dayanacağı yer tam olarak burası. Sayın Erdoğan seni buradan uyarıyorum: Korkularından ya da koltuklarını korumak için sana anlatamıyorlar ama ödemeler krizine doğru gidiyoruz.

Baktılar kur korumalı mevduat sistemi de çare değil, dolar aldı başını gidiyor, hem MB'ye hem de kamu bankalarına döviz sattırdılar, rezervler eridi. 15 Temmuz'un finansörü olmakla suçladığınız ülkelerin ayağına gittiniz. Rezervler eridikçe ülkenin risk primi artıyor, risk primi arttıkça dolar artıyor, dolar arttıkça kur korumalı mevduat sisteminin faturası artıyor.

Sayın Erdoğan, seni tekrar uyarıyorum: Ya müflis bir tüccar gibi ülkenin bütün varlıklarını yok pahasına satmak var ya da 70 cent'e muhtaç olacağımız bir ödemeler dengesi krizi var.

İYİ Parti Türkiye'nin 1. partisi çıkacak. Türkiye'nin iktidarı biz olacağız. Hazır olun, çok az kaldı.