Bugün günlerden Cuma.
Saat 21’den itibaren Pazartesi sabahı 05’e kadar evlerimize kapanacağız.
O nedenle biraz stres atalım.
Kadının biri, kocasına bir oyun oynamayı planlar.
Adamın işten gelmesine yakın saatlerde, artık onla yaşamanın imkansız olduğunu, aşkının bittiğini ve evi terk ettiğini belirten bir mektup yazarak masanın üstüne bırakır ve yatağın altına saklanıp, gizlice kocasının tepkilerini görmeye çalışır.
Adam eve gelir gelmez mektubu görür, okur okumaz, kendisi de bir mektup yazarak oraya bırakır.
Başlar ıslık çalarak dans etmeye ve telefona sarılarak birini arar:
“Aşkım oh be nihayet gitti. Evi terk etti. Artık aramızda mani olacak bir engel kalmadı. Ben hemen sana geliyorum” diyerek, koşarcasına evden çıkar.
Yatağın altından çıkan kadın iyice yıkılmıştır.
Kalkar ve kocasının da ona bıraktığı mektubu okur:
“Ayakların görünüyor şapşal. Ekmek alıp geliyorum.”
*****
Yaşlı adam gezerken lokantanın önünden geçer.
Camındaki yazıyı fark eder.
Şöyle yazmaktadır:
“Siz yiyin, için, torununuz ödesin.”
Adam içeri girer.
Nasıl olsa ölecem gidecem torunlar öder der ve ne var ne yok yer.
Önüne hesap gelir.
“Bu ne böyle hani torunlar ödeyecekti?” der yaşlı adam.
Garson gülerek “Amca” der. “Bu senin dedenin hesabı.”
*****
Amerikalı bilim adamı konferans için geldiği Trabzon’un Hamsiköyünde halk tarafından çok sevilir.
Dönüşte Amerikalıya köylüler bir hediye vermek isterler.
Fakat hediyenin ne olacağı konusunda anlaşamazlar.
Sonunda bir toplantı yapmaya karar verirler.
İlginç öneriler gelir;
-Bir kasa hamsi verelim. Yerken bizi hatırlasın.
-Meşhur tereyağımızdan bir ğaket yapalım.
Derken toplantıyı yöneten Dursun, kalabalığa dönerek;
-Arkadaşlar öyle bir iki günde yeyüp bitireceği hediye vermiyelum. Adama öyle bir hediye yapalım ki eline her alduğunde bizi hatırlasun.
Temel kalabalıktan seslenir:
-Sünnet edelim o zaman