Seçim sonuçlarına dair değerlendirmelerimizin ''CHP'de ilkadım'ın hesabını kim ödeyecek'' başlıklı dünkü yazımızı, ''İlkadım seçimindeki bu sonucunu adayın performansına bağlayanlar olacaktır elbette ancak, seçim öncesi ve seçim sırasında yapılan hataların hesabını da birileri vermelidir diye düşünüyorum'' ifadeleriyle tamamlarken, bugünkü yazımıza da ''Daha ne bekliyorsunuz'' başlığını atacağımızı duyurmuştuk.
Sahi CHP'nin Samsun'daki il ve ilçe örgütleri istifa etmek için ne bekliyor.
CHP'nin Samsun'da tabela partisi olması mı bekleniyor.
CHP 47 yıl aradan sonra Türkiye'nin birinci partisi oldu ama Samsun'daki CHP'liler yine hüsrana uğradı ve yereldeki iktidar umutlarını başka bir bahara erteledi.
Samsunlu CHP'lilere o bahar gelir mi, gelirse ne zaman gelir?
Ve fakat.
Samsunlu CHP'liler, bu örgüt yapısıyla umutlarını sürekli ertelemek zorunda kalır.
''Baharı bekleyen kumrular gibi olmak'' kader değilse ki; olmadığına inanıyorum.
Samsunlu CHP'liler için 'Bahara' kavuşmanın yegane yolu örgüt yapısının değişmesidir.
Şu bir gerçek:
Samsun'da CHP örgütlerini siyaset acemileri yönetiyor.
Bildikleri tek siyaset dili ''İstemezük'' söylemiyle sınırlı zira.
''Çarşı her şeye karşı'' anlayışıyla yapılan siyaset, halkta karşılık bulmuyor.
Bu anlayış, Samsun seçmenine yerelde iktidar olunacağına dair umut da vermiyor maalesef.
Umut tükenince sandıklara adam bulmakta bile zorlanıyorlar.
Her seçim döneminde ''Sandıkların tamamında parti görevlisi var mı?'' şeklinde sorular soruluyor ve her seferinde ''Yedekleri bile hazır'' şeklinde yanıtlar alınıyor ama 31 Mart' seçiminde de görüldü ki birçok sandıkta CHP görevlisi yoktu.
Bırakın sandık görevlilerini, kimi seçim kurullarında bile CHP'li görevliler yerlerinde değildiler.
Mesela, il başkanının görevlerinden biri ve en önemlisi il ve ilçe örgütleri arasında koordinasyonun sağlanmasıdır.
Bu seçim sürecinde de örgütler arasında koordinasyonunun sağlanamadığı kesin.
Atakum ve İlkadım adayları temayül yoklamasıyla belirlendi ki; o uygulamadan da doğru sonuç alındığı iddia edilemez.
Diyeceksiniz ki; ''Atakum kazanıldı.''
Doğrudur.
Aday da çok çalıştı Allah için.
Ama Atakum'un sadece CHP'lilerin oyu ile kazanıldığı düşünülüyorsa bu da büyük bir yanılgı olur.
CHP'lilerin oyu kadar olmasa da, önemli ölçüde kendilerini ''Atatürkçü, cumhuriyetçi ve laik'' diye tanımlayan milliyetçi kesimden de Serhat Türkel'e oy verenler olmuştur.
''Atakum'u, CHP'ye Atakumlular kazandırdı'' desek yanılmayız sanırım.
Alaçam ve Terme adaylarını da başarılı buluyorum ama diğer birçok ilçede çıkarılan adaylar, adaysız kalmamak adına çıkarılmış gibiydiler.
CHP'nin seçim kazanabileceği ilçelerden biri olan Tekkeköy'de aday belirleme sırasında ''AK Parti kimi aday gösterecek, AK Parti Hasan Togar'ı aday göstermezse acaba bizim adayımız olabilir mi?'' gibi beklentilerin sonucunda son anda biri bulundu da CHP Tekkeköy gibi bir ilçede adaysız kalmaktan kurtuldu.
Dün yazdık, İlkadım'da aday belirlemek için ''CHP'li olmasa da olur, yeter ki Kavaklı olsun'' anlayışıyla çıkılan yolun sonucunda CHP'nin hezimet yaşaması kaçınılmaz bir durumdu ve öyle oldu.
CHP, Türkiye'de birinci olurken, Samsun'un en büyük ilçesinde üçüncü parti durumuna düşürüldü.
Yakıştı mı sizce.
CHP'nin Samsun'da ilçelerin tamamını kazanması elbette beklenemez ama sadece Atakum'u kazanmakla Büyükşehir'in kazanılamayacağı da bilinmeliydi ki; il örgütünün ilçeleri kazanmak adına bir çabasını da göremedik.
Sonuç ortada.
Buradan tekrar soruyorum:
İstifa etmek için daha ne bekliyorsunuz?
Haftaya: Kaybedenler kulübünün diğer üyesi İYİ Parti