Sinir sistemim allak bullak.
Boğuluyorum sanki.
Ama sakin olmalıyım.
Mecbur olmasam şu sıralar hiç haber izlemiyecem TV'de.
Ama işim haber alıp haber vermek benim. Evimin nafakasını böyle çıkarıyorum ben.
Boğulacak gibi oluyorum bu pişkin adamları görünce.
Neylersin ki; bu benim kaderim.
Önce Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç konuştu. Bizim Bakan Yani, ''Burada bir
afet var, can kayıpları var.bu durumu bir takım siyasi hesapların içine çekmeyin'' dedi
İlk ''Fesuphanallah'' çekişim bu açıklama sonrası oldu.
Bakan, Kimi kastederek söyledi bu sözü bilmem.
Sanırım Kemal Kılıçdaroğlu' na ''Ne işin var Samsun' da'' diyor.
Zaten bitakım adamlar Kılıçdaroğlu afet yerini gezerken, ''Ne işi var bunun burada'' gibi şeyler söyleyerek provokasyona girişmişti. Ama o kişi Metin Burma'ya toslayınca provokasyon da önlenmiş oluyordu böylece.
Sonra Orman Bakanı Veysel Eroğlu konuştu. En uzun konuşan oydu, Afet sırasında
debi oranı iki kat artmışmış, sonrası da ''Kem küm'' yani uzun konuştu fakat hiç bişey
söylemedi.
''Fesuphanallah''
Politikacı işte.
''Samsun’umuzun başı sağ olsun. En önemli candır, on tane insanımızı kaybettik. Bunu hiçbir şey geri getirmez. Bunu özellikle, biz bu konuda üzgünüz. Bu hususta ne gerekiyorsa yapacağız. Beş tane insanımızı TOKİ konutlarında kaybettik, ama yitirdiğimiz canların sorumluluğu bizimdir. Ve bir hatası olan varsa, başta ben olmak üzere cezasını çekmelidir.''
Bu kelamlarda Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'a ait.TOKİ
Başkanlığından devşirme Çevre ve Şehircilik Bakanımıza yani.
Daha önce kimse söyledi mi bilmem.
Savcılar ve hakimler bu konuda ne düşünür onu hiç bilemem ama. Benim kıt aklım şunu söylüyor:
Başsorumlu Bakanlığınaza bağalı ve bir dönemde tarafınızdan yönetilen TOKİ kurumudur. Diğer sorumluluları bulmak ve bulunumasına yardımcı olmak da zaten sizin görevlerinizden birisidir.
Arife tarif gerekmez aslında.
Tuğla, kiremit saymışlığıniz varya geçmişte. Bu alışkanlıktan kalmış olsa gerek, can
kayıplarını tane hesabıyla söylüyorsunuz. '' On tane insanımızı kaybettik'' diye.
Bu durumda üçüncü kere ''Fesuphanallah'' demem bile sakinleşmemi sağlamıyor.
Durun!
Daha bitmedi.
Bizim meslektaşlar, Samsun Büyükşehir Başkanına korkudan soramıyorlar ya.
Kabinenin 3 bakanını bir arada görünce onlara sormaya yelteniyorlar felaketin nedenini.
Amma velakin ne mümkün.
''Sorumlu ben bile olsam cezalandırılmalı'' diyen Bakanımız Bayraktar, '' Yağmur
yağıyor, ıslanacağız'' diyerek iki Bakan arkadaşını da alıp gidiyordu inceleme yaptıkları yerden.
Bakanların ıslanmaktan korkup kaçtığı yer neresi mi?
Fransız balkonlu rezaletin yaşandığı yer.
Evet, Sayın Bakan!
Ölen öldü, kalan sahalar da sizin olsun ama.
En iyisi gidin artık.