“Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur,
can da
inci mercan da.”
Geçtiğimiz ay bu ülkede otuz iki kadın öldürüldü.
“yılkı atları yürüyor yağmurda
sessiz bir okyanus akıp gidiyor yanımdan
ayrı şehirlerde aynı aynalara bakıyoruz
her gün biri eksiliyor fotoğraflardan…”
Bizim ülkemizde kadın olmak zor iştir…
Çünkü bu toplumda kadın olmak,
önce evde,
sonra okulda ve sokakta,
çalışma fırsatı bulursanız işte.
Evlendiğinizde evim dediğiniz hapishanede
Haksızlığa uğramaktır!..
Önce kısıtlamalar,
ardından tehditler,
tacizler,
tecavüzler gelir…
Ve
Hiç gülmemiş gibi
Hiç sev(il)memiş gibi
Hiç yaşamamış gibi
Öldürülürsünüz…
“Evler,
dükkanlar,
camlar ,tahtalar onarılır elbet.
Peki ya insanlar.
Ya onların yaraları,
yıkıntıları,
yangınları.
Ya gidip de dönmeyenler
kalanlar..”
Saadet öğretmeni de katlettiler.
İki çocuğu ve
Öğrencileri öksüz kaldı…
İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilen maddelerinden biri “Taraf devletler, kültür, töre, din, gelenek veya sözde ‘namus’ gibi kavramların, bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir.” diyordu. Ama, iptal edildiği için devletin seni boşanmak üzere olduğun erkekten korumak gibi bir sorumluluğu da yoktu öğretmenim!..
Sana adını verenler,
Bir ömür mutlu olmanı dilemiş olsalar da
Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu ,
namussuz bir çağ bu ,
biliyorsun, öğretmenim.
Şimdi yattığın yerden çiçeklere ulaştırırsın güzelliğini,
Kuşlar, arılar taşır seni enginlere,
Sevgi dolu kalplere…
İşte öğretmenim,
“yılkı atları dönmüş
tutup bir bulutun elinden geliyorsun.
ama,
serin serin ağlıyor rüzgâr…”
Nermin Ç sizler çok azınlıkta kkalıyorsunuz ALLAH sizlere sağlıklı uzun ömür versin ki sesimizi duyurun