Ben Osman Genç' in de çok üzgün olduğunu düşünüyorum. Yitip giden 6' sı çocuk 8 can bizim yüreğimize kor ateş düşürdü.
Genç’ in de yüreği kavrulmuştur eminim.
Kuzey Yıldızı sitesindeki bodrum katında eşini ve çocuklarını kaybeden anne Selma
Yazıcı' nın feryat ve figanının yer aldığı video görüntülerini sonuna kadar izlemeye
yüreğim dayanmadı.
Allah kendilerine sabır versin dilerim.
Diyebilirsiniz ki;
''Doğal bir afettir, Allah' tan geldi ne yapalım''
Tevekkül böyle bir şey.
Doğrudur, doğal bir afettir, afetin önlenmesi de hemen hemen imkansız gibidir.
Ama size önerim şudur:
Bir an için olsa empati yapın. Çocuklarını o kör kuyu gibi bodrum katında sel sularına kurban veren o annenin yerine koyun kendinizi.
Koyabilirseniz tabii.
Doğal afetlerin önlemsi elbette zordur.
Ama can kayıplarını Allah'ın iradesine bağlamayın.
Ayıptır, günahtır.
Bu durum, "Uzman bilmez, doğrusunu bizim başkan bilir" anlayışının bir sonucudur.
Bu çağda, üstelik büyükşehrin göbeğinde selden insan ölümünü ''Allah böyle istedi''
ye bağlamak. En çok da Allah'a ayıp etmiş olmaktır
Sorun şudur:
Bu Belediye Başkanları var ya bunlar:
Uzman dinlemiyorlar, oy getireceğine inandıkları yatırımları sonucu neye mal olursa
olsun uygulamaktan çekinmiyorlar.
Uzman görüşüne kulaklarını tıkıyorlar.
Özellikle şehircilikle ilgili uzman görüşlerine.
Onlara göre bu mimar ve mühendis takımının tümü belediye yatırımlarının hesapsız
muhalifleridir. Bu bakımdan doğru veya yanlış olduğuna bakılmaksızın bu konudaki
eleştirileri ya da böylesi konularda hazırlanmış raporları görmezden geliyorlar.
Sonra da dere yatağına site kuruluyor.
Muzaffer Abi Rahmetli!
Muzaffer Önder, ''Bu sahi yolu var ya yanlış yapılıyor. Deniz doldurularak bu yol yapılamaz'' demişti. Sahil yolu Yusuf Ziya Yılmaz yönetimindeki Büyükşehir Belediyesinin en önemi yatırımıydı o yıllarda. Bu nedenle Muzaffer Abi' nin bu konudaki eleştirileri de hiç dikkate alınmamıştı.
Deniz kenarında, yani fuar alanındaki iki gazinonun yıkılması gerekiyordu. Ama öyle
olmadı, iki işletme yıkılmayınca deniz doldurulmak zorunda kaldı. Hatırlayın sahil yolunun yeni yapıldığı yıllarda Samsun'daki su baskınlarını. Trilyonlar harcandı baskınları önlemek için. Şimdi İlkadım’ da su baskınları yaşanmıyor belki, ancak Atakum topal bırakılmıştır. Atakum' da can kaybı olmaması tesellimizdir ama
her yıl yaşanan felakete heder ettiğimiz değerlerimizi sorgulamıyoruz.
Metin Burma' nın her yağışta yaşadığı sıkıntı da cabası.
Can kaybı olunca hatırlıyoruz ancak, felaketin boyutunu.
Sonra da ''Allah böyle istedi''
Öylemi!
Allah müstehakınızı versin