Bazılarınız “şu sel işi kabak tadı verdi” diyor ve gördüğü yerde de neden sürekli bu işin üzerine gittiğimi soruyor.
Bu işin üzerine gideceğim, hem de suçlular cezalarını çekenekadar.
Bu konuda bazı noktalarda su kaçığı olduğunu düşünüyorum.
Belki yanlış düşünüyorum.
O nedenle isim vermiyorum, olaydan bahsediyorum.
Samsun Cumhuriyet Savcılığı bu konuyla ilgili inceleme başlatmıştı. Olaydan üç beş gün sonra başlatılmıştı bu inceleme, ne oldu sonucu?
Umarım kamuoyu bunu öğrenir.
Ancak bu inceleme başlamadan bazı çalışmaları gerçekleştirildiği de iddia ediliyor.
Bu iddialardan birisi “sel kapanı” denilen dolgu ile ilgili…
İddia şu:
Bu dolgu sel kapanı değilmiş, sadece oradaki taş ocağına giden yol için yapılmış bir zeminmiş.
Orada dinamitler patlıyormuş ve de bu patlamalar o dolguyu sarsmış su sızmasına yol açmış.
Su da sel kapanı denilen o dolguyu patlatmış.
Sel olduğu günün sabahında yani 4 Temmuz günü bir kurumun makineleri gelip hemen orada çalışmış ve yıkılan yeri doldurmuş.
Bunu hem Canik Belediye Başkanı Sayın Osman Genç iddia ediyor hem de ESM Samsun Şube Başkanı Sayın Müşfik Veysel Erdoğan.
Sayın Erdoğan’la konuyu ayak üstü de olsa görüşme imkânı buldum.
O kadar ilginç bir konuya parmak bastı ki sormayın.
Bu konu çok yakında Samsun’da bomba gibi patlayacak sanırım.
Öğrendiğime göre, DSİ sel kapanı var denilen yerin hemen üst tarafında yeni bir sel kapanı yapımı için apar topar ihale açma hazırlığındaymış.
Eğer bu doğruysa ve bu ihale açılırsa “mevcudun sel kapanı olmadığı” alenen ve resmen ortaya çıkmış olmayacak mı?
Cumhuriyet Savcılığı o zaman “Demek ki sel günü sabahı yapılan onarımın ciddi bir ihmalin oluştuğu” durumuna parmak basmayacak mı?
Dedim ya suçlular cezasını çekene kadar…
Var mı bu yolda yürüyecek???
KENT SEMPOZYUMU YAPILIYOR MU?
Bazı meslek odaları Samsun’da iki yılda bir kent sempozyumu yapıyor. Öğrendiğime göre bu sempozyumlara maalesef Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları şahsen katılmıyor.
Bu sempozyumlardan son yapılanda Samsun’un su, deprem, yangın ve doğal afetlerle ilgili bir risk haritası olmadığı ortaya çıkmış.
Çıkmış da ne olmuş?
Bir sel felaketinde yaşanan curcunadan anlaşılmıştır ne olduğu.
Herkes birbirine girmedi mi?
Başkanları da katılacağı bir sempozyumun acilen düzenlenmesi herhalde gerekiyor.
En azından musibetten ders alınması için.
BİR SEÇİMİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Yarın 22 Temmuz Pazar.
2007 seçimleri öncesinde Mehmet Ağar DYP Genel Başkanlığı’ndan DP Genel Başkanlığına geçmişti.
Partinin sanırım baraj sorunu falan da yoktu.
Seçimleri izliyordum.
Sayın Ağar Muğla meydanında halka hitap ediyordu.
Ağzından bir cümle çıkmıştı ki ne olduysa ondan sonra olmuştu.
Mehmet Ağar konuşmasında “düz ovada siyaset” deyivermişti.
Seçimlerin sonunda görülmüştü ki Türk halkı henüz böyle söylemlere hazır değildi ve Sayın Ağar’ın partisi barajın altında kalmıştı.
Yani seçmen kendisini ve partisini cezalandırmıştı.
Günler günleri kovaladı Mehmet Ağar daha sonra cezaevine bile girdi.
O gün düz ovada siyaset söyleminde bulunan Ağar’ı cezalandıran seçmen merak ediyorum, düz ovada siyaset yapanları neden acaba cezalandırmıyor?
Köprülerin altından çok mu sular geçti?
Yoksa konjonktür mü değişti?
Bir anlayabilsem…
GÜNÜN FIKRASI
Temel bir gün üne kavuşur ve haliyle Reha Muhtarlı bir haber programına çıkar.
Konu konuyu açar ve sorular yöneltilir Temel'e. Reha Muhtar:
"Temel Bey, bize ilginç bir anınızı anlatırmısınız?"
"Bir gün bizim muhtarın eşeği kaybolmuş, ormanda bulduk. Eşek bize çok güzel göründü..." derken Reha Muhtar, Temel’in sözünü keser:
"Temel Bey, siz bize güzel bir anınızı anlatın isterseniz. Daha iyi olmaz mı?"
"Bir gün bizim muhtarın kızı kaybolmuş, aramaya çıktık.Ormanda bulduk kızcağızı. O zaman gözümüze çok güzel gözüktü ve onu..."
Reha Muhtar yine araya girmiş ve sinirlenmiştir:
"Temel bey, sizin kötü bi anınız var mı? Onu anlatın bize."
Temel anlatmaya başlar:
"Ben bir gün kayboldum...!!!
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlar yiyecek ekmek, yatacak yer bulduklarında düşünmekten kaçınırlar. Voltaire
DUVAR YAZISI
Kusuru kendisine söylenmeyen adam ayıbını hüner sanır..