Bir kaç sene önce Youtube’da Armağan Çağlayan’ın sunduğu bir programı izliyordum. (196Sekiz)
Ünlü ya da o dönem popülerleşmiş olan insanları konuk ediyor, onlara sorular soruyor, kısacası sohbet ediyorlardı.
Ben ise bütün konukları olmasa da bazı sevdiğim, merak ettiklerimi izler, söylemlerinin arasından altın değerindeki cümleleri cımbızlar ve kendime farklı bakış açıları edinmeye gayret ederdim.
Bu konuşmalarda, geriden bakıldığında çok sıradan görünen birinin, konuşunca aslında ne kadar derini olduğunu görüp hayran kaldığım da olmuştur.
O programa konuk olanlardan biri de sanatçı Ziynet Sali idi. Şarkılarını, enerjisini sevdiğim güzel sanatçı, konuşmasının arasında sosyal medya yorumları hakkında çok güzel bir şey söyledi; “Artık sosyal medyada yorumlara bakmıyorum, o dünyaya kapattım kendimi.
Çok anlık şeyler… Sonuçta o yazıyor, oradan çıkıyor ve sen psikolojini bir anlık şey için alt üst ediyorsun, niye moral bozayım ki?”
Aslında baktığımız zaman aynı ortamda bulunulsa bizim gözlerimize bakamayacak ya da aşağılayıcı tabir olarak algılamayın lütfen ama yolda görsek selam vermeyeceğimiz bazı insanların, sosyal medyada ‘bir anlık’ ruh hâli ya da söylemiyle yaptığı yorumu neden gündemimize alalım ki?
İnternetimizi kapattığımız an hoop! o gitti, kaldı orada!
Onu ben görürsem var! Görmezsem, enerjimi ona yönlendirip onu beslemezsem, YOK!
Ben eskiden sosyal medyada çok tartışırdım ve iş büyür, dallanır budaklanırdı.
Şimdi ise; tartışmaya değer bir konu varsa, seviyeli bir şekilde tartışıyorum ama bakıyorum iş saçma sapan bir sonuca doğru gidiyorsa görmezden geliyorum.
Karşıdakinin algı seviyesinin yerlerde oluşu, olayları işine geldiği gibi anlıyor olması ya da yanlış anlamak için tetikte bekliyor oluşuna doğruyu anlatma zahmetine hiç girmiyorum.
Gerçekten hiç çekemeyeceğim!
Şu an toplumca en büyük yanılgımız; sosyal medyada gördüğümüze (algıya) kanmak, oraya göre durum değerlendirmesi yapmak ya da sonuca varmak.
Bu uğurda, bu yanılgıda kimler kimler canına kıydı, kendini küçümsedi ya da ruhunda mutsuzluğu köklendirdi.
Yanılgılarla dolu sosyal medyada çok mutlu olan biri, arka planda mutsuzluktan can çekişiyor olabilir kii bununla alakalı bir sürü canlı şahidim var ya da sürekli depresif takılıp (bir yerde ruh emiciliği, enerji çalma) yapıp arka planda hayatını güllük gülistanlık yaşayanlar var, evet bunu da gördük…
Bireysel yaşantılarımızda içten içe yaşadığımız ruhsal bunalımlar, zamanın getirdiği tuhaf değişkenlikler, tuhaf hisler ve dalgalı duygu durumları hepimizi adeta zehirliyorken, bir de o yapay dünyanın sahte hareketleri ve yorumları olayın tuzu biberi oluyor.
Gidişattan hiç umutlu olmasam da bir durak, bir soluklanma, belki fark edip kısmen de olsa önlem alma açısından bu hatırlatma niteliğindeki yazıyı yazmak istedim.
Her geçen gün daha fazla içine çeken bu girdaba kapılmamamız dileğiyle…