Hayat, karmaşık bir dokusuyla her birey için farklı zorluklar ve güzelliklerle dolu bir serüven. Ancak, bazıları için bu serüven, diğerlerine nazaran daha zorlu ve karmaşık bir hal alabiliyor. Engellilerin hayatı, fiziksel veya zihinsel kısıtlamalar nedeniyle diğer insanlardan farklı bir perspektiften deneyimleniyor. Bu perspektif, birçok zaman adeta bir karanlık dünya gibi algılanabiliyor.
Engellilik, sadece bedensel bir durum değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olarak da karşımıza çıkıyor. Engelliler, sıklıkla toplumun kenarına itilmiş, görmezden gelinmiş ve anlaşılamamış bireyler olarak hissedebilirler. Bu durum, engellilerin karşılaştıkları zorlukları sadece fiziksel engellerle sınırlı tutmamızı engeller.
Engellilerin karanlık dünyasını anlamak ve aydınlatmak, toplum olarak sorumluluğumuzdur. Empati, anlayış ve eşitlik temelinde inşa edilmiş bir toplum, engelliler için daha adil bir dünya yaratabilir. Engellilik, sadece bireyin kendi karanlık dünyası değil, toplumun da bu karanlığı aydınlatma sorumluluğu taşıdığı bir gerçektir.