O gün doğan erkek çocukları yoklamaya çağırılıyorlar. Tecil hakları yoksa seneye asker olacaklar yani.
19 koca yıl geçmiş üzerinden.
TV 'de akşam haberlerini izlerken kızıl bir alev topu ve kapkara duman kütlesi gördüm ilkin.
Ve bir ses!
"La yakın, yakın" diye bağırıyordu.
Pardon!
Bağırmıyor, böğürüyordu.
O kişi yakalanıp yargılananlar arasında mıydı bilmem.
Hoş yakalanıp yargılananları da biliyoruz.
Onları savunanlarla birlikte hepsi birer birer ödüllendirildiler. Savunanların bazıları da Milletvekili yapıldılar.
Kadere bak o vekiller sadece yakanların değil yakılanların yakınları için de Milletvekilidir artık.
O makamı nasıl içlerine sindirirler de o koltukta otururlar, bunu anlamakta zorlanıyorum aslında.
Ve fakat!
Ben "La yakın, yakın" diye bağıran o kişiyi merak ediyorum en çok.
Nasıl bir ruh haline sahip bu kişi.
33 aydın yitip gitti Madımak Otelinde.
Anız yakılırken bir tarlada, ben börtü böceği düşünürüm en çok.
Onun içindir anız yakılmasına karşı çıkarım her daim.
Bir insanı yakmak.
Yakılmasına göz yummak.
Ne menem bir anlayıştır bu.
Ne taşıyorsun arkadaş sen sol memenin altında.
İnsan yüreği değilimdir o atan şey.
"La yakın ,yakın " diye bağıran kişi.
Hadi seni, canavar kabul edelim bir an olsun.
Ya seni savunanları!
Seni haklı bulanlara ne demeli.
Allah inancına sığınarak yaktınız ya 33 aydınımızı.
Ne diyeyim.
Allah ıslah etsin hepinizi.
Madımak!
Ülkemin yüzkarası.
Kalbimin da kapanmayan yarası.