Samsun için Karadeniz’in Antalya’sı demek aslında yerinde bir ifade olur. Küresel ısınma ile birlikte yavaş yavaş ısınmaya başlayan Karadeniz bölgesi ve özellikle Çarşamba, Bafra ovaları ile Samsun, Akdeniz iklim kuşağında yetişen bitkilerin ticari anlamda da yetiştirildiği bir merkez konumuna çok yakın zamanda gelebilecektir.
On yıl kadar önce, deneme niteliğinde, Yalova’dan getirterek Samsun merkez Gürgenyatak köyüne diktiğimiz 50 kadar ceviz fidanı şimdilerde birer koca ağaç oldu ve ticari anlamda ceviz veriyor. Özellikle bu örnekte taban arazilerin dışındaki eğimli araziler ceviz yetiştiriciliği için son derece uygun olduğunu görüyoruz.
Küresel ısınma iklimleri ve bitki örtüsünü değiştiriyor
Evliya Çelebi ünlü Seyahatnamesinde Samsun’u anlatırken; koca koca ağaçlardan oluşan ormanlarından ve teneke teneke turşu yapılan armutlardan bahseder.
Geçtiğimiz dönemlerde Çarşamba ovasında yetişen harika mandalinaların pazarlarda kapışıldığını zaman zaman eskilerden dinliyoruz.
Samsun’un denize bakan yamaçlarında kendiliğinden yetişen yabani zeytin ağaçları, defne ağaçları ve hatta sahile yakın kesimlerde yer yer yükselen muz ağaçları ile Karadeniz bölgesinde adeta bir Ege, Akdeniz iklimi bitki örtüsünü yansıtmaktadır.
Bafra ve Çarşamba ovalarına dev muz seraları…..
Antalya-Gazipaşa ilçesinde yaptığım bir inceleme gezisinde muz ağaçlarının kurulan bir sera içerisinde yetiştirildiğini gördüm. Sera içerisinde yetiştirilen muzlar, diğerlerine göre daha büyük meyva veriyor ve verimi de daha yüksek oluyor. Her bir muz ağacından 100 kg üzerinde muz alınıyor. Oldukça karlı bir iş olduğu belirtiliyor. Toprak yapısı ve sulama imkanı acısından da çok uygun olan Bafra ve Çarşamba ovalarında kurulacak muz seraları ile dünyanın dört bir tarafına çikita muzdan daha kaliteli muzlar ihraç edebiliriz.
Yamaçlarda kendiliğinden yetişen yabani zeytinleri aşılayarak fidancılığı geliştirip Samsun’un, Karadeniz’in belli kesimlerini zeytin yetişen merkezler haline getirebiliriz.
İstihdamı artırmak için…
Dünyada da Türkiye’de de en önemli konu istihdamı artırmak ve dengede tutabilmektir.
Diğer taraftan dünyada artan nüfusun yeterli beslenmesini sağlamak için geleceğe yönelik en stratejik sektör tarım sektörü olarak ortaya konmaktadır. Tarım sektörü her ne kadar makineleşse de geniş manada istihdam sağlayan bir sektördür.
Türkiye’de Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinin suladığı Bafra ve Çarşamba ovaları başta olmak üzere küresel ısınma ile birlikte iklim değişiklikleri de dikkate alınarak tarım yeni baştan planlanıp yapılandırılmalıdır.
Gerek meyve sebze yetiştiriciliği olarak ve gerekse bu ürünlerin çeşitli şekilde kurutularak – ambalajlanarak ya da salça, marmelat, reçel vb. şekilde sanayi hammaddesi olarak kullanılmasına ortan oluşturulmalıdır. Tarıma bağlı olarak hayvancılıkta geliştirilmeli ve özellikle doğal ürünler teşvik edilmelidir.
Türkiye gibi genç ve dinamik nüfusu olan bir ülke bir şekilde istihdamı artırmak zorundadır. Kalıcı ve sağlıklı istihdamı ancak, pazar payı yüksek olan ürünleri üreterek sağlayabiliriz. Dünyada bugün ve gelecek için ve ayna zamanda da dünya nüfusu arttıkça da her geçen gün daha fazla ihtiyaç hissedilecek tek şey gıdadır.