Çağdaş şehircilik; günümüz Türkiyesi’ndeki gibi, belediyelerimizin aklına estiğinde, vatandaşları canından bezdirircesine yaptıkları kaldırım yenileme işleri değildir. Ancak, kaldırımın da standardı belirlenmeli ve gelişigüzel değiştirilememelidir.
Çağdaş şehirlerde, şehir işletmeciliği büyük önem taşımaktadır ve üst yapıyı destekleyen çok ciddi manada alt yapı tesisleri bulunmaktadır. Özellikle şehiriçi ulaşımı, ağırlıklı olarak başta metro olmak üzere, raylı sistemlerle çözümlenmektedir. Caddeler, sokaklar gelişigüzel, ikide bir kazılmaz. Çünkü; yolların altında, şehrin elektrik, doğalgaz, telefon, su vb. şebekelerinin topluca geçtiği galeriler vardır. Bu galerilerde bakım ve onarım için dolaşılabilir, ihtiyaç duyulduğunda - hiçbir yer kazılmadan - yeni şebekeler eklenebilir.
Işte bu kriterler ışığında, şehirlerimizin ne kadar çağdaş olduğunu değerlendirebileceğimiz gibi, gerçekten çağdaş şehirler oluşturabilmemiz için yapmamız gerekenleri de görebiliriz.
Göçler, şehirleşmeyi olumsuz etkiliyor…
Ancak, Türkiye’de kentleşmenin önündeki en büyük olumsuzluk; planlanmamış ve ardı arkası kesilmeyen insan göçleri olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’de; köyden-kente, küçük şehirlerden-büyük şehirlere, doğudan-batıya doğru; bir türlü kontrol altına alınamayan bir göç hareketi yaşanmaktadır.
Dünya şehri İstanbul; bir megapol mü, yoksa bir megaköy mü? Tartışmaları gündemimizi daha hayli bir zaman işgal edeceğe benziyor. İstanbul’da yaşayanların İstanbul’da doğma oranı %50’nin çok aşağılarında bulunuyor. İstanbul’un bazı ilçelerinde yaşayanların %10’u kadarının, ancak o ilçede doğduğunu görüyoruz. Böyle bir sonucu doğuran göç baskısı altında sağlıklı bir şehir oluşması ve çağdaş bir şehir işletmeciliği yapılması mümkün olamamaktadır.
Kaldı ki, bu göçüp gelen insanlar geldikleri yerlerde de büyük bir erozyona neden olmakta ve arkalarında viran olmuş ıssız köyler, yerleşim yerleri bırakmaktadırlar. Göç veren şehirlerin de, başta ekonomik olmak üzere her konuda erozyona uğradıklarını da gözlemlemekteyiz.
Çağdaş şehirler, planlama ve planlar çerçevesinde sürdürülecek yapılaşmalarla oluşur. Tarihi gelişimi içerisinde şehirleşme ve şehir planlamasına bir göz atalım:
Şehirleşmede gelişim
Şehir; insanların iklim şartlarından ve her türlü saldırılardan korunabilmesi, medeni ihtiyaçlarının karşılanması maksadıyla bir araya gelmelerinden ortaya çıkan geniş, kalabalık yerleşme bölgesine verilen isim. İlk kurulan şehirlerde düşmana karşı korunma birinci planda tutulmuş, şehirler yükseklere, tabii kale konumundaki kayalıklar üstüne kurulmuştur. Daha sonra kurulan şehirlerde su, yol, kanalizasyon ve enerji kaynaklarının temin ediliş, dağıtım ve kullanımı dikkate alınarak, şehirlerin yapısı değişimlere uğramıştır.
Şehirlerin kurulduğu yerlerin deniz, nehir kıyıları gibi diğer bölgelerle irtibatını kolay olmasına dikkat edilmiştir. Dünyanın en büyük şehirlerinin deniz kıyılarında kurulması buna güzel bir örnektir. Şehirlerin büyümesinde çok çeşitli faktörler vardır. Kudüs, Roma gibi şehirlerin büyümesinde dinin de etkisi büyüktür. Nice, Miami, Los Angels gibi şehirlerin büyümesinde iklim etkisi büyüktür.
Ziraatin makinalaşması, savaşların topyekün özellik kazanması, ulaşım, enerji kaynakları gibi temel ihtiyaçların bölgelere yaygınlaştırılmış olması, şehirlerin çok genişlemesine ortam hazırlamıştır. Şehirlerin büyümesiyle şehircilik başlıbaşına bir ilim konusu olmuştur ve modern şehirler, şehir planlaması esas alınarak genişlemektedir.