Samsun'un Canik İlçesi'nden başlayan, Tekkeköy'e kadar devam eden 'o kaya diplerindeki işyerleri ile ilgili onlarca yazı yazdım.’
Yazılar yakın zamana değil, 90'lı yıllara kadar gider.
Milliyet'te çalıştığımız yıllarda dönemin Valisi Yüksel Çavuşoğlu, kaymakamı makamına çağırıp, benim de bulunduğum bir ortamda;
“Oralar riskli alan açma ve taş ocağı çalışmalarını durdurun" demişti.
Yıllar içinde o bölgede 'nasıl olduysa' yapılaşmalar devam etmeye başladı.
Hatta kayaların dibinde alanlar açılarak, işyeri alanları büyütüldü.
Daha sonra 15 yıl kadar önce Soğancılar'a ait olan yapının arka kısmında toprak kayması oldu.
O günden itibaren o bina kullanılmadı.
Can kaybı da yaşanabilirdi, Allah korudu.
Hatta yıllarca tonlarca kaya kütlesi ibretlik orada kaldı.
Her ne hikmetse, 'can kaybı olmadığından' olsa gerek; ilerisinde, gerisinde tek tek binalar, her gün onlarca kişinin girip çıktığı akaryakıt istasyonları, otomobil satış yerleri açıldı.
Tüm bunlar olurken, o ibretlik kaya da binayı paramparça ettiği yerde duruyordu.
Rant böyle bir şey demek ki.
Gözler 'bazı şeyleri görmüyor.’
Yukarıdan düşen, toprağın hareket ettiğinin göstergesi olan irili ufaklı taşların zaman zaman işyerlerinin çevresine düşmesine de aldırmıyor olmalılar.
Ama geçtiğimiz ay yaşanan acı bir olay, yetkilileri harekete geçirdi.
Lovelet AVM çıkışındaki akaryakıt istasyonunda araçlarını yıkarken iki kızı ile birlikte bir baba tonlarca kayaların altında kalarak yaşamını yitirdi.
Can kaybı olunca da yetkililer harekete geçti.
Yetkililer diyorum, çünkü o riskli alanlar üzerinde işyerleri faaliyetlerini 'hiçbir şey olmamış gibi sürdürmeye devam etti.’
Çevre İl Müdürlüğü konuyla ilgili rapor hazırladı.
Bizler de orada yaşanabilecek olası tehditleri sürekli gündeme taşıdık.
Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor.
Birileri rantına devam edecek diye, hiçbir şeyden habersiz masum insanların ölmesi gerekmiyor.
Çevre Müdürlüğü'nün raporu üzerine riskli bölge ortaya çıkarıldı.
Asarağaç köyüne uzanan 'yüksek gerilim hatlarının bulunduğu yere kadar', birçok işyeri o riskli alan içinde kaldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “o bölgenin afet riskli alan” olduğunu belirleyen kararnameyi imzaladı.
Şimdi ne olacak, nasıl olacak, oradaki işyerleri nereye taşınacak bir belirsizlik var.
Kararnamede yer alan krokiye göre tüm riskli alanları kapsıyor mu, Lovelet ne olacak, bunlar da tartışılan konu.
Ama bir gerçek var ki; oradaki yüksek risk, 3 can kaybı yaşandıktan sonra görülebildi.
Oysa çıplak gözle bile görülebilen bir görüntü vardı ortada.
Geç kalınsa da;
Sonuçta bundan böylesi için, masum vatandaşların tehlike altında olmaması için önemli bir adım.
Buradan ortaya çıkan bir başka gerçek, Samsun'un heyelan gerçeği.
Sadece o bölge değil, bunu da herkes biliyor.
Atakum'da Derecik bölgesinin çevresinin de yüksek heyelan riski taşıdığı defalarca uzmanlarca dile getirildi.
Oralarda çok yüksek katlı binalara izin verilmesi de 'Allah korusun', önemli bir risk.
Hele ki; şu andan itibaren Samsun'da heyelan riski taşıyan Kürtün Vadisi gibi, Bayraktepe gibi yerlerde 'yatay mimari, sök tak' gibi söylemlerle doğal ortamını bozacak çalışmalardan uzak durulmalı.
Hatta teklif olarak bile gündeme gelmemeli.
Doğayla oyun olmayacağı, dere yataklarının değiştirilip, imara açılması gibi vakaları umarım Samsun bir daha yaşamaz.
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin geçmiş dönem başkanının aday olmadığı halde seçime bir hafta kala, iş makinelerini Bayraktepe'ye sokup, ağaçları kestirmesini düşünüyorum da;
Eğer aday yapılsa ve başkanlığa devam etseydi, 'bölge nasıl da riskli hale gelecekti' düşünemiyorum bile.
Kaldı ki, boşaltılacak alanlar içinde eski başkanın şirketinin işyeri de yer alıyor.
Şimdi yapılması gereken, Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Çevre İl Müdürlüğü ile yetkililerin 'ilgili kararnameyi uygulamaya koyup', vatandaşların ve işyeri sahiplerinin olası can ve mal kayıplarını korumak için ellerini çabuk tutmasıdır.
Çünkü, neyin ne zaman olacağı belli değil.
Yağışların bu kadar yoğun olduğu bu dönemler riski tetikliyor.
Samsun artık, diğer heyelanlı alanları da gözden geçirip, tehdit oluşturabilecek tüm alanlarda 'benzer uygulamalara gitmelidir.’
Samsun’un birçok bölgesinde heyelan gerçeği vardır, oyun olmaz, ötelenemez.
Canik'te akaryakıt istasyonunun yıkama tesisleri altında kalan Kaya ailesi bu ihmalin, umursamazlığın son kurbanlarıydı.
Unutmayalım.