Samsun'un eğlence merkezlerinin yer aldığı, sahiliyle eşsiz güzellikte olan Atakum, ne yazık ki;
Bu yönleriyle değil betonlaşmasıyla gündemde.
TV programlarına da konu olmaya başladı hızla betonlaşması ve yeşilini yok etmesi.
Kafası betonlaştırmaya ve ranta basanların sürekli her yeşil alanı imara açmasının sonucu;
Daha 30 yıllık geçmişi olan bir kent, beton yığınına döndü.
Bizler basın mensupları olarak bu konuları defalarca gündeme getirdik.
Çok katlı binalar, ağaç bırakmayacak kadar sıklıkla imarların getirdiği durum maalesef bu.
2000'li yıllara kadar da yeşilini koruyan Atakum, hızla nüfus alırken, çarpık yerleşimiyle de nasıl katledildi, nasıl beton kent oldu, artık TV’lerde programlarda örnek gösteriliyor.
Ranta kurban edilen Atakum'un belediye yönetimleri ne yazık ki; çok acımasız davrandı.
Mimar belediye başkanlarının en fazla görev yaptığı yer olan cennet ilçe, her önem daha da betonlaştı.
O gökdelen gibi yüksek binalar ardı ardına yapılırken, heyelanlı alanlar bile dikkate alınmadı imara açıldı.
Büyükşehir Belediyesi'nin geçmiş yönetimi, halen nasıl kıydı aklım almıyor ama Yalı Kafe Tesislerini yıkıp, beton yığınlarını doldurdu oraya.
Ne zaman görsem içim acır.
Kafa betona çalışınca yeşili göremiyor demek ki.
Bizim bakışımız farklı oluyor elbette.
Şimdi Atakum ne halde?
Yeşilsiz bir kent görünümünde.
Sahilde kalan ağaçlar yeşil alanlar olmasa, beton kent diyebiliriz.
Seyir Terası diye yapılan sosyal tesis bile;
Beton binaların gölgesinde kaldı.
Samsun'un sahil ve dinlenme ilçesi olan Atakum, 30 yıllık geçmişi olmasına rağmen, böylesi betonla kuşatılırken, her belediye başkanının kendi dönemine ait betona katkıları var.
Bunları sadece biz söylemiyoruz.
Kanalları gezerken Atakum denildiğinde duraksadım ve Seda Selek'in moderatörlüğünü yaptığı Neden Sonuç programına takıldım.
Programın sürekli konuklarından olan ve Samsunlu rahmetli Maliye Bakanı Adnan Kahveci'nin yeğeni ekonomist İbrahim Kahveci, yeşile nasıl kıyıldığını ve betonlaşmayı anlatırken Atakum'u örnek verdi.
Kahveci: '20-30 yıllık geçmişi olan Atakum benim de çocukluğumun geçtiği yerlerde yeşil kalmamış, betonlaşmış. Beton düşünen kafaların getirdiği sonuç' dedi.
İçindeyken çoğu kişi göremiyor ama dışarıdan gelenler ve geçmişini bilenler Atakum'un nasıl rant kurbanı olduğunu anında görebiliyor.
Şimdilerde de durum aynı.
Tam gaz betonlaşma devam ediyor.
Türk-İş Eğitim Tesislerine SBB'nin yaptığı kütüphane buna örnek.
Resmen beton bir kütle.
İlçenin hava sirkülasyonunu o bölgede durdurabilecek kadar büyük.
İlçenin her yerinde heyelanlı alanlar dahil betonlaştırılıyor.
O beton kafa zihniyet, Kürtün Vadisi'ne bile kafayı taktı ve imara açmak için ne kadar çabaladı biliyorsunuz.
Hatta şimdilerde de ekonomisini yönetemeyen Atakum Belediyesi'nin yeni yönetimi, arazi tespiti yapıp, akaryakıt istasyonu, iş merkezi gibi betonlaştırma ve imar oyunlarıyla gelir sağlamaya çalışıyor.
Zihniyete bak.
Mesela Atakum spor tesislerini bile pazarlama girişimlerinden söz ediliyor.
Büyükşehir Belediyesi'nin de desteğiyle olacağı öne sürülüyor.
Hem Atakum'a hem de orayı spor tesisi olarak bağışlayan kişiye ihanet olur, açık söyleyeyim.
Her yeri betonlaştırmak, nasıl bir zihnin ürünüdür anlamak mümkün değil.
Rant bu kadar mı önemli.
Atakum gibi bir cennet ilçe neden güzellikleriyle değil de, betonlaşmasıyla anlatılıyor bunu izah edebilecek olan var mı.
Bizim eski matasyonumuz, plajlarımız, sahilimiz, yeşil bahçeli evlerin bulunduğu mis gibi güllerin koktuğu ilçeden geriye ne kaldı.
Herkes elini vicdanına koysun.
Yazık ettiler Atakum'a.
Yeşilini katlettiler.
Doğasını bitirdiler.
O yaptı bu yaptı ya gerek yok.
Herkes kendi döneminde açtı imarları, verdi çok katlı binaları, koca dev kütlelerin projelerine olurları sıraladılar ve;
Gelinen nokta.
25 yılda betondan bir şehir çıktı ortaya.
Ne diyelim;
Eserinizle gurur duyun.
Yazık, hem de çok yazık.
Bu şehri yönetenler hiç mi Kayseri, Gaziantep, Diyarbakır, Gaziantep gibi kentleri gezmediler. Yazık gerçekten. Eski hatalardan ders alınmamış, rant kafasına kurban edilmiş, denizden kopuk yeni bir şehir nasıl inşaa edilemezdi Atakum'da örneğini görüyoruz. Saçma sapan cep parklarıyla çocuk kandırıyorlar. Daracık yollar, bitişik nizam beton yığınları ile maalesef Atakum da kaybedildi.