Samsun yıllardan beri kentsel dönüşüm bekleyen bir şehir.
Hele ki, İlkadım'ın üst kısımları ve Canik bölgesinde birçok mahalle kentsel dönüşüm bekliyor.
Kentsel dönüşümde 'depreme dayanıklı, dirençli yapılar' bakışı ön planda ama Samsun'un asıl sorunu 'depremden önce heyelandır.’
Çünkü Samsun'un coğrafik yapısı, eskiden dere yatağı olan birçok yerin imara açılmış olması özellikle kentin üst kısımlarında tehdit oluşturur.
Geçtiğimiz günlerde Samsun'un hafızası olduğuna inandığım yazarımız ve SAM-SEV eski Başkanı Ecz. Sadi Subaşı, bana bir anısını anlattı.
Atakum'da şimdi dev binaların olduğu bir bölgede bir arkadaş topluluğuyla birlikte yıllar öncesinde bir site yaptırmaya karar vermişler.
Önerilen arazilere zemin araştırması yaptırdıklarında gördükleri olay, birçok yerin 'heyelana açık' olduğu.
O nedenle, arsa almak için topladıkları paraları bile iade etmişler.
Daha sonra sağlam bir zemin üzerine yapıldığına ve fore kazıklarla desteklenen sağlam bir zemin üzerine yapılan bir binada ikna olmuşlar ve halen orada oturuyor.
Söylediği söz önemliydi.
"Samsun Kuzey Anadolu fay hattına uzak. Etkilense de çok yıkıcı olmaz.
Ama Ladik ve çevresinde bir deprem olsa, heyelanlı arazileri harekete geçirebilir. Birçok yer bilimci arkadaşımız var, onlara göre de Samsun'un sorunu deprem değil, heyelanın tetiklenmesidir." dedi.
Peki nedir heyelanın tetiklenmesi.
Öncelikle heyelanlı arazilerin imara açılması.
Yatay mimari gibi, anlatımlarla tarımsal alanları, heyelanlı bölgeleri betonlaştırma.
Sürekli yağışın olduğu bir bölge olan Samsun için heyelanın sonuçlarını çok yakın zamanda gördük.
Allah korusun aynı tehlikeli boyutta yerler mevcut.
Ticari ve kamulaştırma gibi ekonomik kaygılar nedeniyle 'heyelan tehdidine rağmen' onlarca işyeri halen faaliyette.
Özellikle Bulvar yolu üstünde heyelan ciddi tehdit.
Kuyu Sokak'ı bilenler vardır.
Yolun nasıl oynadığı defalarca haber oldu.
Kökçüoğlu, Anadolu, Kadifekale, Zeytinlik gibi bölgeler çarpık yapılaşmanın, hem de zemin etütleri yapılmadan kullanıma açılmış yüzlerce yapıyla dolu.
Kaldı ki; bölge gerçekten çıkmaz sokaklar, kullanım ömrünü yitirmiş yapılarla kentin gelişmesindeki en önemli etkenlerden.
Güvenlik açısından oluşturduğu sorunlar da ortada.
O nedenle Samsun'a kentsel dönüşüm birçok yerde çok acil gerekli.
Depreme ve heyelana dayanıklı binalar, zemin etütleri çok iyi yapılarak kurulacak yerleşim alanları, olası faciaları da önleyecektir.
Dirençli binalar o nedenle çok önemli.
Hatta, özellikle Atakum'da dev binaların bulunduğu bölgelerde acilen bir incelemeye alınmalı ve heyelana karşı dirençleri ölçülmeli, risk olup olmadığına bakılmalı.
Oradaki en belirgin olay Derecik mezarlığında yaşananlar.
Mezarlığın hemen yanında, karşısında onca bina yapılıyor ama, Derecik Mezarlığı'nda aynı toprak bütünlüğünün çevresi de imara inanılmaz şekilde açılmış durumda.
Sürekli yeni yapılan yapılıyor.
Belki gerekli önlemler alınıyor ama Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin sattığı akaryakıt istasyonunun arkasına sonradan istinat duvarı yaptığı gerçeği de ortada duruyor.
Atakum Belediyesi'nin ihaleyle satılan seyir terasının da durumu ortada.
Sürekli kaydığı söyleniyor.
Canik'teki heyelanlı alanları ve ilçenin coğrafik dik, meyilli şeklini hepimiz biliyoruz.
Yani Samsun kentsel dönüşüm elbette yapmalıdır ama depreme dayanıklı, dirençli binalar derken, zemini ve heyelanlı alanları da gözden kaçırmamak ve o bölgelerde her ne şekilde olursa olsun yapılaşmaya izin vermemek kaydıyla.
Hem de;
Bundan böyle yapılacak binaların ve zeminlerin iyi denetlenmesi şartıyla.
* Malzemeden çalınmaması şartıyla.
* Kontrolü elden bırakmadan.
* Dirençli zemin ve dirençli binalar şart.
Hem de acilen.
Bir de 'heyelanlı arazileri ve tarım alanlarını' imara açmaktan uzak durmak gerekir.
Ormanlık alanları, yeşil alanların 'halkın ortak kullanım alanı olduğu bilinciyle' betonlaştırmamak, korumak şart.
Bu sorumluluk herkesin.
Kentin ortak aklı da önemli.