Samsun 'Avrupa'ya yelken açınca', spor programlarında yorumcular Samsunspor'un başarısının mucize olduğunu söyleyemeye başladılar.
Hele Kayserispor maçının 90 dakikasının uzatmalarında 1-0’lık yenilgiden son düdükte 2-1 galip ayrılmasını 'ultra mucize' diye anlatıyorlar.
Evet, dışarıdan bakınca öyle mucize gibi bir görünüm var ama; futbolcuları maçın uzatma dakikalarında topun peşinden koşturan azmin mucizeyle ne alakası var.
Mucize beklenmedik anlarda olur.
Sahada futbolcular, yedek kulübesi ve tribünlerdeki Samsunspor taraftarı, maçı TV’de izleyen taraftarda siz hiç 'Bu iş bitti gibi' bir görüntü gördünüz mü?
Herkes gol gelecek, son saniyeye kadar umut var beklentisiyle gücünü, enerjisini ortaya koydu.
Onun adı mucize değil.
İnanmışlıktır.
19 Mayıs 1919 ruhunda, kurtuluş mücadelesi veren bir milletin başlangıç noktası olan Samsun ruhunun inanmışlığı.
Göğsünde Ata armasıyla, bir an olsun geri düşmeyen, 90 dakika tamamlanmış umurunda olmayan, hedefine koşan 'bizim çocuklar ile', bir kentin ruhunun inanmışlıkta buluşmasıdır bu sonuç.
Kaldı ki; kayyum yıllarından, sırasıyla yüksele, yüksele Süper Lig'e kadar gelip, 'asansör takım' diyenlere bir yanıttır aslında.
Tartışmasız Kuzeyin Kralı'dır Samsunspor.
'Kolay olan işler olay yaratmaz' bakışıyla, zoru başarmıştır Samsunspor.
Başarı hikayeleri asla kolay yazılmaz.
O hikayenin kilometre taşlarının her birinde, emek, inanç, mücadele ve hepsinden önemlisi;
Bir kentin inanış öyküsü vardır.
Anadolu takımlarının 'inandığında İstanbul takımlarına' nasıl saniyeleri saydırdığının' en güzel örneğidir.
O nedenle;
Samsunspor'un ve kurtuluş kenti Samsun'un başardığı Avrupa öyküsü, kesinlikle bir mucize değildir.
Samsunspor'un malzemecisinden, teknik kadrosuna, yöneticilerine, 7'den 77'ye ağlayan, sevinen, kaybettiğinde kahrolan taraftarlarının inanmışlığıdır.
İşin ilginci ise;
Alman Teknik Direktör Thomas Reis'in, bu kentin ruhuyla inanılmaz bir şekilde bütünleşmesi çok dikkat çekici.
Samsunspor dışında bir takımla böyle bir başarı yakalayabilir miydi, ön yargılı olmak istemem ama;
Kesinlikle Samsunspor ile 'bir doku uyumu' olduğunu söylemek isterim.
Bizler gibi düşünen, bizler gibi tez canlı ve başarı için risk almayı seven Reis, 'Ata armalı formanın', hakkını verdi.
Tüm futbolcularla bu başarıya susamış kentin 'sinir uçlarını harekete geçirdi' ve taraftar, takımını hiç yalnız bırakmadı.
Başkan Yüksel Yıldırım'ı da kutluyorum.
Gerçekten Samsun'a özlediği başarıyı getirmesi için 'doğru tercihler yaptı.’
Sezar'ın hakkı Sezar'a.
Bu kente kim bir çivi çakarsa, kim bu kenti mutlu ederse, 'teşekkür edilmelidir.'
Şimdi Samsunspor'un tüm teknik ve yönetici kadrolarıyla çok daha önemli bir görevi vardır.
Kuzeyin Kralı artık, Anadolu'da inanmışlığın sembolü haline geldi.
Önce Avrupa'da başarısını perçinlemeli, sonra gelecek sezon için 'nokta atışı transferlerle' şahlanışının devam etmesidir.
Artık hedef Süper Lig şampiyonluğu olmalıdır.
Mucize mi olur?
Asla.
İnanmışlık yeter de artar bile.
Buna inanalım.