Yazılarımı takip edenler bilirler.
Çok geçmişe takılan bir yazı stilim yoktur; ancak geçmişteki hatalar geleceği etkileyecekse, hatırlatmalar gerekir.
Örnekleri var;
Protokol cami eğer Atakum'a yapılmış olsaydı, şimdi olan trafik devede kulak kalırdı.
Cuma günleri veya cenaze olduğu günlerde ise ulaşım 'çakarlıların dışında' çok zor olurdu.
Aylarca yazdık, zor ikna ettik yetkilileri.
Kaldı ki yargı da 'dur' demeseydi, siyasette birilerine şirinlik yapanların 'Ben yaptım oldu zihniyetleri' yanlışta ısrar ederdi.
SBB'nin geçmiş dönem yöneticilerinde 'inadına ısrar' bir tutkuydu adeta.
Çiftlik Caddesi'ni dönemin SBB Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'ın zamanında milyonlarca lira harcanarak araç trafiğine kapatılması ve Cadde AVM'ye dönüştürülmesi de öyle;
Ardından göreve gelen bir önceki başkanın, milyonları adeta çöpe atarak caddeyi tekrar trafiğe açması da.
Granit mermerlerin üzerinden otobüslerin geçmesi 'mühendislik hatası' açısından tarihe geçebilecek bir konu.
Hepsi kırıldı, sonunda asfalt tek çözüm oldu.
Çok anlattık, 'yapmayın, araç trafiğine kapatmayın' diye, dinlemediler, onca para harcadılar.
Sonra gelen de 'trafiğe açacağız' diye tutturunca, 'Yap-boza döndü', bırakın böyle kalsın dedik, onlar da dinlemedi.
Olan milyonlarca liralık kamu zararıyla yine vatandaşın parasına oldu.
Yalı Kafe'nin yıkılması bir hataydı ama yerine yapılan beton kütleler daha büyük hataydı.
Millet Kıraathanesi, kütüphane falan filan.
Sahilde bu kadar beton niye ki.
Emniyet Müdürlüğü, SGK kaç ilde denize sıfırdır mesela.
Beton sevmek ayrı bir şey, Allah işini gücünü rast getirsin; yaşadığın şehri başında bulunduğun kurumun yetkisiyle betona çevirmek ayrı bir şey.
Ne zaman Yalı Kafe'nin orada geçsem, villa benzeri kamu betonlarını görünce içim acıyor inanın.
Önceki gün de Türk-İş'de raylı sistemin üzerinde yapımı devam eden Şehir Kütüphanesi'ni gördüm, dev gibi bir bina.
Yaklaşık 28 bin metrekarelik bir inşaat alanı var.
Dev bir görüntü.
Ama dev bir de beton kütle.
Geçmi dönem Belediye Başkanı, 'Avrupa'nın en iyi kamu mimari projesi' diye afişler astırmıştı her yere.
Ya Avrupalı Atakum gibi bir turistik ilçede böyle dev bir betonu konumu haliyle gördü mü?
Aslında ben inanmıyorum böyle bir ödül aldığına da, almış olsa bile yapıldığı yer durumuyla değerlendirildi mi?
Bina güzel olabilir ama o kütle nasıl bir kütle dikkat ettiniz mi?
Yer mi yok?
Kamu binalarını sahile yakın noktalara taşımaktaki ısrar neden?
Kaldı ki, Samsun trafiğini kilitlemede akıllı sistem ısrarıyla geçmiş dönem yönetiminin bu kente bıraktığı bir eziyettir.
SBB'nin 31 Mart sonraki yönetimi şimdi trafiği nasıl eski haline getiririz, onun hesaplarını yapıyor.
Yapılanları yeniden düzenlemek, kavşakları yıkıp yeni yollar yapmakla uğraşıyor.
Kamu zararına bak sen.
O kadar yanlış işler yapıyorlar ve bedelini ödemeden evlerine dönüyorlar.
Bana göre bedel ödediler, seçmenin gözünde nereye geldikleri belli de; yine fatura hep vatandaşa kalıyor.
Yanlışta ısrar edenler, Samsun'un kaderini etkilediği gibi vatandaşın vergilerinden oluşan bütçeleri de çarçur ettiler.
Samsun Büyükşehir Belediyesi, Türkiye'nin en borçlu ikinci belediyesi.
Yazık değil mi?
Bu kente hizmet olarak dönmesi gereken yatırımlar, betona, trafik ışıklarına, yıkılan kavşaklara, denizi yutan erozyon çalışmalarına gidiyor günah değil mi?
Sadece geçmiş dönem değil, ondan önceki dönemde de iyi işlerin yanı sıra yanlışta ısrara, hatalı işler de oldu.
Ama son 5 yılda yaşadıklarımızdan Samsun çok yara aldı.
Şimdi ise Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde, 'o zor, stresli, bol mahkemeli, tartışmaların bitmediği' süreçten, iyileştirilme dönemine girildi.
Pansuman yapıyor adeta Samsun şu an.
Ortam yumuşadı, betondan insana yatırımlar arttı.
Zaten hep diyorum;
Hastane gibi, Adli Tıp gibi ya da ulaştırma hizmeti gibi işlerin dışında betona yatırım yapılacağına insana yapılmalı.
Dönem o dönem.
İnsanlar zaten ağır yük altında ezilirken, hayatlarına dokunan iyi şeyler daha çok makbule geçer.
Beton ranttır, dokunanı yakar.
Bugün değilse yarın yakar.
İnsan candır, dokunanı abat eder.
Bu arada en azından Ramazan ayı nedeniyle zabıta, polis veya jandarma, biraz daha esnafı, vatandaşı, sürücüyü 'sürekli denetim yapma ve ceza yazma modundan çıkıp' yardımcı olma, daha olumlu yaklaşma, hoşgörülü olmasında yarar var.
Her köşede denetim, rahatsız edici.
Bana göre en güzel denetim yerleri şu an için;
'Marketlerdeki raflar ve sürekli değişen etiketler...'
Şehir merkezi uzun yıllar evvel kaybedildi. Ama önünüzde ne yapmamanız gereken örnek dururken gittiler Atakum'u da aynı hale soktular. Rant sevdası olduğu sürece ne park, yaparlar, ne yeşil alan yaparlar. İşleri güçleri beton dikmek.
yapılan yıkımı duzeltmek ımkansız.bakın trafıge duzeltmek ıcın katmıltonlar lazım.gectı artık maalsef
Yener bey 5 senede cok yara aldik dediginiz belediyenin onemli sahislarindan biri il kultur muduru oldu. Siz ne kadar anlatirsaniz anlatin. Alin iste sonic bu.