Samsun Büyükşehir Belediyesi Samsun’da birçok yerde çalışma yapıyor fakat biz bugün Saathane Meydanı çevre çalışmalarıyla ilgili bize gelen birkaç eleştiriden bahsedeceğiz.
Vatandaşın sorunlarını yazıyor oluşumuzdan dolayı sürekli “Bunu da yaz.” diye uyarılar alıyoruz. Bize gönderenler için, gönderdiklerinin hepsi bir sorun olabilir ama maalesef biz hepsini yazamıyoruz.
Bir şehri bazen yıkarak ihya edersiniz bazen de yaparak ihya edersiniz. Yıkarak ihya ‘içine edilmiş!’, ruhu kaybedilen şehirler için geçerli. Yaparak ihya ise sıfırdan kurulacak bir şehrin ihyası. Samsun tabiri caizse ‘içine edilmiş!’ bir şehir görüntüsünde olduğu için yıkarak ihyası olacak diyoruz.
Gördüğümüz kadarıyla Sayın Demir şehri ihya etmeye çalışıyor. Birçok yer yıkıldı ve çok yer de yıkılacak fakat yıkılanın yerine yapılacak imalatlar nasıl olacak? İşte burası biraz sıkıntılı.
Saathane bölgesinde yapılan imalatlar tarihe sahip çıkmak ve geçmiş tekrar yaşatılmak için yapılıyor fakat yapılanlar ne taş hana benziyor ne de medrese külliyesine benziyor.
Hadi diyelim eski yapı yapmıyor modern bir şey olsun istiyoruz ama o da olmamış ki. Geçen gün medrese çayevinde arkadaşlarla sohbet ederken bir arkadaş yeni binaları göstererek “Sanki depremzedeler için yapılmış geçici konut gibi duruyor.” dedi. Arkadaş belki abartmış olabilir ama yapılan imalatlar göze hiç hoş görünmüyor.
Medrese camii ise vakıfların uhdesinde. Bildiğimiz kadarıyla yeni tadilat yapıldı fakat camii birkaç noktadan su alıyor. Çok çirkin bir görüntü oluşmuş. Bir arkadaş fotoğraflarını çekip göndermiş “Bunun hesabını soracak kimse yok mu?” diyor. Bizim kimseye hesap sormak gibi bir düşüncemiz de yetkimiz de yok ama durumu görmeyen ilgililere iletmiş olalım!
Görüyoruz ki, bir kesimde Başkanın yıkımlarına karşı çıkış var. Şunu peşinen belirteyim devlet istimlak yaparken vatandaşını mağdur etmemeli. İlk istimlaklar sıkıntılı olmuş biliyoruz fakat şuan yapılan istimlaklar piyasa değerinden yapılıyormuş. Yine altını çiziyorum bir mağduriyet yaşanacaksa bunu devlet yaşamalı ve vatandaş mağdur edilmemeli.
Bugün yıkımların kıymetini anlamıyor olabiliriz ama yıllar sonra ne kadar kıymetli işler olduğunu herkes anlayacaktır. “Her yer yıkılıp açılıyorken ilçelerden gelen araçlar için transfer merkezini getirip parkın ortasına koymak oldu mu?” diye soranlar var. Bize göre de olmadı fakat ilçe minibüslerinin şehre girmesini doğru buluyoruz. Keşke transfer merkezleri şehir dışına kurulsaydı.
Önemli başka bir eleştiri ise “İmalatlar çok yavaş işliyor. Orası tabiri caizse şehrin göbeği, esnaf sıkıntıda, vatandaş mağdur, gerekirse gece de çalışılıp bir an önce bitirilmelidir. Millet iki ayda hastane yapıp hizmete açıyor.” diyorlar. Biz elçiyiz elçiye zeval olmaz.