Evet çok acı ama bu gün bölgemizde huzursuzluk boyu aştı, gözyaşı ve kan ile boğuluyoruz.Müslümanları bazen meshep farklılığından bazen de ırkları sebebiyle birbirine düşürüp, birbirine kırdırıp bölgeyi savaş alanına çevirip adeta güç gösteri arenası gibi kullanıyorlar.
Durum böyle olunca bölgede devlet düzeni bozuluyor. Ve istihbarat örgütleri tarafından finanse edilerek kurulan terör örgütleri ortalıkta cirit atar hale geliyor.
Suriye ve Irak şuan Türkiye’nin güvenlik meselesidir. Türkiye’nin kendi güvenliği için ya o ülkelere Hakim olması gerekir ya da iki ülkeye de devlet düzeni ve huzur gelmesi gerekir. Bu gün hakim olma ihtimalimiz olmadığına göre devlet düzeni kurulmasına öncülük etmemiz gerekiyor.
Yani Türkiye’nin güvenliği Bağdat’tan, Musul’dan, Kerkük’ten Erbil’den Halep’ten, Şam’dan, Kudüs’ten hatta Trablus’tan başlıyor. Tabii ki bunun için çok bedel ödenecek, tabii ki çok üzüleceğiz. Çünkü karşımızdaki azgınlar bize Sevr’i dayatan güçler.
Ama zaten hep böyle olmadı mı? Atalarımızın bu coğrafyayı yurt edinişinden bu güne biz güçlüysek huzur bulmuşuz. Bu günkü gibi zayıf olduğumuz dönemlerde hep üzülmüşüz.
Onun içindir ki çok güçlü olup hiç bir konuda hiç bir ülkeye eyvallahımız olmamalı. Yani çok çalışıp çok üretim yapıp cari fazla vermemiz gerekiyor.
Bakın şu anda savunma sanayi alanında ya da silah sanayinde kendi silahımızı üretebildiğimiz için kimseye eyvallahımız yok. Ülkemizin güvenliği için istediğimiz operasyonu yapabiliyoruz. İstediğimiz gibi silah kullanabiliyoruz.
Bazı ülke yöneticileri bize sevimli gelebilir, onları kendimize yakın görüp sevebiliriz fakat şu bilinmeli ki hiç bir emperyalist devlet ve devlet yöneticisi ne bölgeye huzur gelsin ister ne de Türkiye’nin güçlenmesini ister.
Çünkü hem bölgeye silah satıp para kazanırlar. Hem bölgenin kaynaklarını sömürürler hem de bölgede huzursuzluğu diri tutarak terör devleti İsrail’in Filistin topraklarını işgalini örtbas ederler.
Tabii ki bölge ülke yöneticilerinin çoğunluğu da onların himmetiyle koltuklarında oturdukları için “al gülüm ver gülüm gel beni vur gülüm” babından kayıkçı kavgası da ederler.
İşin özü sözün düzü şudur ki bölgemiz fillerin tepiştiği milletin ezildiği bölge olmaya devam ediyor.
Ne zamana kadar mı? Allah CC’nün takdiri bakarsınız yarın bakarsınız yarından da yakın ama imtihan ve gözyaşımız devam edecek gibi duruyor. Ya bu zulüm devam edecek ya da Müslüman ülke devlet başkanları hep birlikte insafa gelecek ve duruma el koyacaklar ki Filistinliler, Suriyeliler, Iraklılar yerinden, yurdundan olup mülteci durumuna düşmeye devam etmesinler.