Zengezur Koridoru, Türk’ün zalim dünya düzeni için kurulan masaya vurduğu bir balyozdur. Zengezur Koridoru Türk’ü Türk’ten ayırmak için araya kurulan tampon bölgeyi yarıp geçme iradesidir.
Bu koridoru açabilmek hiç de kolay olmayacak. Dünyaya hakim olan gücün Türk’ün Türk’le böyle bütünleşmesine tahammülü olmadığı gibi Farisiler ile Ruslarda bu durumdan hoşnut değil.
Bakmayın siz Putin’in sesinin çıkmadığına. Putin’in Türkiye’ye mecburiyeti olmasa ve Batıcı Paşinyan Rusya’yı yok saymasa Dağlık Karabağ’ı kurtarmamıza ve bu koridoru açmamıza sessiz kalır mıydı?
İran’ın yarısının Türk olması yetmiyor çünkü devlet aklı ve yönetimi Farisi. Acem’in adının İran İslam Cumhuriyeti olduğuna bakmayın. Fars Rejim yönetimi dini, mezhebi aynı olduğu halde oldum olası Azerbaycan’ın karşısında ve Ermenistan’ın yanında. Bu durum biraz tuhaf değil mi?
Maalesef İran Yönetimi bizim düşündüğümüz gibi bir yönetim değil. Yıllardır İsrail ve ABD ile it dalaşı yaptığı halde hep Müslümanların aleyhine işlerin içinde yer aldılar.
Türk’ü Türk’e kavuşturacak Zengezur Koridoru Rusya ve İran’ın böğrüne saplanacak bir hançer olacak ve Türklerin bölgenin hakimi olmasında önemli bir işlev yüklenecektir.
Gün bugündür bu fırsat kaçırılmamalıdır. Kimin ne dediğine bakmaksızın Dağlık Karabağ temizlenmeli ve Zengezur Koridoru biran önce açılmalıdır.
Fransa’nın ahkam kesmesi, Rusya’nın rahatsız olması, ABD’nin çıldırması ve İran’ın çırpınışları bizi yolumuzdan alıkoymamalı.
Türk Devletleri Teşkilatı güçlendikçe bölgenin hamisi Türkler olacaktır. Türk Devletlerinin yöneticileri öz benliklerine kavuştukça her şey daha da güzel olacak.
Bu güzel gelişmelerin yanında Avrupa’nın ortasında Macaristan’ın, AB tarafından Azerbaycan için hazırlanan bildiriye karşı çıkıp Azerbaycan’a verdiği desteği de unutmamak gerekir.
Güzel günler gelecek inşallah ve fakat “Bu nasıl oluyor?” diye sorarsak buna devlet aklı diyebiliriz. Nasıl mı? Nasılına girmeyelim bu kadar diyelim yeter. Neden mi? Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor.
Türkler son teknoloji, hatta daha ileri teknoloji ile kendi silahını ürettiği için olabiliyor. Bir düşünelim şu an kullandığımız silahlar, kullanabileceğimiz yerler sınırlandırılmış ecnebinin ürettiği silahlar olsa bunlar olabilir miydi?
“Türk Yurdu” diye bilinen yerlerin Türklerin hakimiyetine geçmesinin zamanı yaklaşıyor. Tebriz, Musul, Kerkük, Süleymaniye ve Halep biran önce Türklerin vatanına katılmalı. Bunun için çok sabredildi çok beklendi. Artık hesap vakti!
Yenidünya düzeni kurulurken oyun dışı olan ve söz söyleme hakkı olmayan Türkler artık bölgede oyun kuran durumuna gelmiştir. Mevcut sınırlar birilerinin arzusuyla çizilmiş olabilir. Türkler bu sınırları şartlar gereği mecburen kabullenmiş olabilir fakat bizim gönlümüzün sınırları çok geniş.
İnşallah bir gün gönül coğrafyamızda olan o Türk şehirleri sınırlarımızın içinde yerini alacaktır. Bunun için çok çalışıp birlikte hareket etmemiz gerektiği Dağlık Karabağ örneğinde görülmektedir.